13 Temmuz 2012 Cuma

Titanik Sualtı Kültür Mirası Listesinde


Titanların sonu…

Dev transatlantiklerin en üstün araçlar sayıldığı çağın en muazzam gemisiydi Titanik . Aslında bu yüzen ilah, üç kardeşten biri olarak tasarlanmıştı: Olimpik (RMS Olympic), Titanik (RMS Titanic), Gigantik (RMS Gigantic)*. Üç isim de bilinçli bir tercihi yansıtıyordu; Akdeniz mitoslarının kusursuz öğeleri transatlantiklerde vücut bulacaktı.


                                 Resim:http://www.titanicuniverse.com/
                                          Titanik Southampton'dan ayrılmadan önce

 Titanik adını, Akdeniz mitolojisinin acımasız ve dehşet verici görünümleriyle nam salan Titanlar’ından almıştı. Babasını öldürüp, evlatlarını yutarak iktidarı ele geçiren görkemli Kronos en ünlü Titan’dı. Kronos’u ve kardeşi diğer Titanlar’ı alt eden ise oğlu Zeus olmuştu. Zeus başta babası olmak üzere Titanlar’ı toprağın altında hapsetti. İktidarı Olimposlu üçüncü kuşağa kaptırsa da bu tanrıların, zarafeti ve ölçüleriyle o güne kadar hayali bile çok uzak olan bir geminin adı olması şaşılacak bir şey değildi.

Resim: Düşen Titan, Thomas Banks (1735-1805), Kraliyet Sanat Akademisi, Londra

Antik Çağ’ın görkemli tanrı neslinin adını taşıyan bu dev transatlantik görenlerin bütün beklentilerini karşılıyordu. 269 m uzunluğuyla baş döndürüyor, 3547 yolcu kapasitesiyle rekor kırıyor, üstelik dekorasyonu ve teknolojik donanımıyla sarsılmaz bir güven sunuyordu. 

                                  Resim:http://thecanadianencyclopedia.com/articles/titanic
                        İlk seferini yapacak olan Titanik'in White Star Line tarafından verilen ilanı.

Titanik'in Sonu…

14 Nisan 1912’de Titanik, Kuzey Atlantik’in öldürücü soğukluktaki sularında kayboldu.  Teknoloji, ihtişam, konfor, güç ve prestij bileşimi olarak 26 ayda yapılan gemi birkaç saat içinde tarihin en trajik sembollerinden biri oluvermişti. 

Resim: http://www.popartuk.com/education/titanic-tragedy-gn0658-poster.asp
                           White Star Line'ın bütün inkarına karşılık New York Times geminin akıbetini ilk yazan gazete oldu

Yola çıkışından batışına kadar olan süre için binlerce senaryo yazıldı. Kurtulan kazazedelerin 162 tanesi New York ve Londra’da ciddi biçimde sorgulandı. Ne yazık ki yolcuların felaketle ilgili verdiği ifadeler de birbirini tutmuyordu. Kimilerine göre Titanik buz dağının verdiği hasarla su almış, önce yükselmiş ve sonra da ortadan ikiye ayrılmıştı. Diğer bir grup ise geminin bir bütün olarak battığında ısrarcıydı.  1985 yılına kadar geminin bütün olarak battığı kabul gördü. Yine de bu trajedinin kendi mitoslarını yaratmaya başlamasına engel olamadı...

Gemisiyle kaybolan kaptan…

Saatte 40 km hızla seyreden gemiye gün içinde beş buz uyarı mesajı gelmişti. Yani Titanik sanılanın aksine süratli değildi. Hatta bazı kazanları yakılmamıştı bile.  Kaptan Edward J. Smith çağı için bulunmaz tecrübede bir deniz adamıydı.

Resim http://www.modestoradiomuseum.org/titanic.html
                                          Titanik'in Kaptanı Edward John Smith 
Büyük kardeş gemi Olimpik’in de ilk seferi Smith’in yönetimiyle gerçekleşmişti. Dünyanın en büyük gemisiyle yapacağı bu ilk seferden sonra emekli olmayı planlıyordu.  Aslında Smith zamanın gemicilik kurallarını harfiyen uygulamıştı. Mevsim itibariyle eriyen buzulların su üzerinde fazla olacağını hesaba katarak rotasını oldukça güneye kaydırmıştı.  Ayrıca buz sahasında gemiyi yavaşlatmamak da 1900’lerin başında deniz kurallarından biriydi. Amaç bu tehlikeli alanı mümkün olduğunca çabucak geçmekti.  Dolayısıyla geminin seyri ‘normal’ kaptanın planı ‘tutarlı’ görünmekteydi.

Titanik yapım aşamasında

Titanik’de yok yok ama…

Titanik’deki diğer bir acıklı hikaye filikalarla ilgili olandır. Gerçekten de yolcu kapasitesine göre filika sayısı komiktir.  Gemideki herkesin hayatta kalabilmesi için toplamda 51 filikaya ihtiyaç vardır ama sadece 16 filika ile yola çıkılmıştır.  Bu bizim içinde bulunduğumuz zaman diliminden ciddi bir ihmal gibi görünüyor olsa da Titanik’te dönemin yasalarına göre olması gerekenden 4 filika fazla olduğunu belirtmekte fayda var.
Bir sürü olumsuzluğun yanında Titanik’te alarm sistemi yok! 10000 ampul ile aydınlatılan gemide, anons sistemi olmadığı gibi, çan benzeri el yordamıyla kullanılabilecek araçlar da bulunmuyor.** Yani gemi personeli bütün yolculara tek tek haber vermek zorunda.

Kusursuz batık…

Gerisini zaten biliyoruz. Gemi kimilerine göre teknik kusurlardan, kimilerine göre çarpma sonrası yanlış strateji uygulanmasından, kimilerine göre de bağlı bulunduğu White Star Line şirketinin para hırsı nedeniyle sulara gömüldü. 

Resim: 1943 tarihli Titanik filminin afişi

Batışı öylesine spekülatif bir hal aldı ki 1514 kişiye mezar olan Titanik, 20. yüzyılın popüler kültürü içinde sarsılmaz bir yere sahip oldu.  Defalarca yüksek bütçelerle filme alındı ve her seferinde bu filmlerin galasına katılacak bir ‘Titanikzede’ bulundu.

Atlantik’te geçen bir asır…

2012 ise Titanik için başka bir anlam ifade ediyor. Batışının yüzüncü yılında basında kazanın trajik boyutu, yolcuların hazin sonu ve geminin her şeyin önüne geçen görkemi uzun uzun anlatıldı.  Belgesel filmler güncellenerek yeniden gösterildi. James Cameron 1997 tarihli meşhur filmini sualtı görüntüleri ile zenginleştirip 3D olarak sundu.

                           Resim:http://www.photoontour.com/Misc_HTML/news/page/131.htm
                                                     Atlantik Okyanusu'nun süslediği Titanik

Ama en önemli adım UNESCO’dan geldi. Birleşmiş Milletler’in kültür alanında faaliyet gösteren birimi UNESCO’nun 2001 yılından bu yana yaşam varlığının önemli zenginliği olarak su altı mirasını korumaya yönelik bir sözleşmesi var.  Titanik, 15 Nisan 2012’den itibaren yani batışının 100. yılında 2001 tarihli Sualtı Kültürel Mirasını Koruma Sözleşmesi kapsamına alındı.  Sözleşme yalnızca 100 yılı aşkın bir zamandır sualtında kalan gemileri kapsıyor.

                           Resim: http://en.citizendium.org/wiki/File:Robert-ballard-titanic.jpg
                                                 Titanik'e ilk inen kaşif Robert Ballard

Kanada açıklarında 4 km derinlikte yatan Titanik,1985 yılında kaşif Robert Ballard tarafından bulundu.  Ballard’ın açtığı yol meraklılar ve işin gerçeği daha çok yağmacılar için enkazı hedef haline getirdi. UNESCO’nun verilerine göre 1985’den itibaren Titanik’e 800’e yakın dalış yapıldı. Bu dalışların sıradan ekipman ve herhangi bir dalgıcın kendi başına üstesinden gelemeyeceği bir serüven olduğu düşünülürse Titanik’in batık olarak taşıdığı değer anlaşılabilir. Zaten suyun dibine inen hiç kimse de eli boş dönmedi. Bugüne kadar enkazdan 5000’den fazla parça karaya çıkartıldı; karşılığında enkaza her nevi atık ve çöpleri kaldı. Bütün bu olanlar göz önüne alındığında batığa uluslararası bir koruma sağlanmasının ne kadar önemli olduğu anlaşılabilir. 
'Sualtında duracağına karaya çıkartalım' diyenler olabilir. Ancak sualtı batıkları suyun içinde ne kadar kalırlarsa o kadar uzun ömürlü oluyor. Bunlar karaya çıkartıldığında sualtındaki ortama yakın bir çevre yaratmak gerekiyor. Aksi halde kısa sürede çürüyüp gidiyor. Dolayısıyla Titanik'i bozmadan bulunduğu derinlikten çıkartıp sergileme şansı maalesef yok. Dev enkaz battığı yerde, bütünlüğü bozulmadan denizin izin verdiği zamana kadar varlığını sürdürecek.


Amerika’da müzayede, İrlanda ve Kanada’da anma…

Ve tüm zamanların en ünlü batığından çıkartılanlar, Titanik’in batışının yüzüncü yılı nedeniyle Amerika'da müzayedeye çıkarıldı. Müzayede de satılacak eşyalar arasında neler yok ki; geminin teknik aksamından parçalar, porselenler, mücevherler, orijinal yolcu bileti, yemek menüsü, gözlük gibi kişisel eşyalar, yemek takımları ve daha bir sürü şey. 

Resim:http://news.monstersandcritics.com/usa/features/article_1684252.php/Titanic-Auction-Pictures?page=5
 Titanik'in bağlı olduğu White Star Line şirketinin logosunu taşıyan fincan ve tabak 

Bütün bu sayılanlar rekor fiyata alıcı bulurken Titanik’in son yaşam belirtilerinden biri olan ‘Bir buzdağına çarptık’ yazılı telgraf ile kazazedeleri kurtaran, Carpathia gemisinin kaptanın tuttuğu not defteri bir yemek menüsü kadar etmemiş. Koleksiyonerler beni hep şaşırtmıştır zaten! Müzayededen çıkan sonuçta da görüldüğü gibi 100 yılda insan hayatının ederi pek değişmemiş.
Amerika’da müzayedeler düzenlenip, milyon dolarlar havada uçarken, İrlanda ve Kanada’da ölen 1514 kişi için anma etkinlikleri düzenlendi. Kiliselerde, gemilerde ve mezarlıklarda toplanan insanlar Titanik'le sulara gömülenleri selamladı...





Meraklısına öneriler: Titanik'le ilgili basılı yayın çok fazla var. Fotoğraf kalitesi açısından Boyut Yayın Grubu'nun kitabı tatmin edici olabilir. 'Ben filmde ağlamaya doyamadım' diyenlere gerçek kazazedelerin anılarının da yer aldığı CNN Türk'te 100. yıl münasebetiyle yayınlanan belgeseli öneriyorum. Teknik açıdan daha fazla bilgi edinmek isteyenlere National Geographic ve History Channel'ın Titanik belgesellerini tavsiye ederim. UNESCO'nun Sualtı Kültürel Mirasını Koruma Sözleşmesi hakkında detaylı bilgi için UNESCO'nun sitesine uğrayabilirsiniz.




*Gigantik (RMS Gigantic) adlı üçüncü geminin , Titanik’ten hemen sonra yapılması planlanmış. Fakat Titanik’in batması nedeniyle yapımı başlayan gemiye Britanik (RMSH Britannic) adı verilmiştir.  
**Titanik'te yalnızca gözcülere ait çan bulunuyordu.

13 yorum:

  1. O telgrafın rağbet görmemesi bana da ilginç gelmişti.
    Ben olsam hiçbirini alamam:)Üzülürüm:)
    Ellerine sağlık, hoş bir yazı olmuş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğendiğine sevindim:) Koleksiyonerler alır:) Kemik falan çıkarılsa onu bile alan olur:( Eminim yani:)

      Sil
  2. daha uzun uzun anlatsaydın ilgimi çekti:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oooo ne şeref::)) Daha detayları başka yazıya artık:)

      Sil
  3. bir anda kendimi titanic görsellerini ve battığı noktayı google.earth'de ararken buldum :)
    Etkileyici bir yazı olmuş. Devamı varsa devamını bekliyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok memnun oldum:) Bakalım Titanik'te çok yazılacak şey var devamı olabilir. Teşekkür ediyorum :)

      Sil
  4. Aslı, bu Titanlarla ilgili bir çok postum bulunur severim kerataları birçoğunu yazdımdı bir örneğinin linkini veriyorum :))tavsiye ederim.
    http://istanbulistanbulolali.blogspot.com/2012/03/neden-yorgunsun-herakles.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Titanları ben de severim, 3. kuşak kadar olmasa da:) Bakıyorum hemen:)

      Sil
  5. Selam,
    Bloğunu yeni keşfettim ,harika bir içerik çok güzel paylaşımlar var.takipdeyim...sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  6. Ayni donemlerdeki hikayeleri ve onemi ile bildigim Yavuz, midilli hatta nusrat mayin gemileri kadar ilgi cekici degil benim icin titanic'in batmis yada filmi cekilmis olmasi. Bence Sorun bizim milletin beyni ne kadar balik hafizali ve gundemi ne kadar sunni olmasi? Cumhuriyet doneminden tarih sahnesinin en basina kadar anli sanli bir milletin torunlayiz. Arada bunu bile hatirlamamiz ve bilincine varmamiz bize damarlarimizdaki dolasanin, Ataturk'un bizlere biraktigi hitabesindeki gibi ne kadar asil bir kan oldugunu, bilincli milliyetci, ulkusu olan, her konuda kendine cevresine ulkesine faydali ve vatan askiyla yanan bir birey olmaya yetecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genç arkadaşım, tamam doğru söylüyorsun da... Bu yazıyla alakasını bulamadım.

      Sil
  7. Çok güzel anlatmışsın. White Star Line hakkında da bir yazını okumak isterdim.

    YanıtlaSil