28 Aralık 2013 Cumartesi

Zengin Mutfağı : “İnsan kime hizmet ettiğini düşünmeli…”

Zengin bir konağın, kendi halinde çalışanları…Bir Haziran sabahı sokağa dökülen #direnİşçi ’lerle birlikte hayatları değişmeye başlıyor. Bu “tarafsız” mutfak bir memleketin özeti oluveriyor. Vasıf Öngören onlarca yıl öncesinden tiyatro izleyicisinin nabzını tutuyor ve diyor ki “İnsan kime hizmet ettiğini düşünmeli…”


“Yıllardan 1970, aylardan Haziran'dı…”  

15-16 Haziran 1970 tarihinde Türkiye’de yer yerinden oynadı. Mesele birkaç gün önce 274 Sayılı Kanun’un belirli maddelerinde yapılan değişiklikti. Bu sendikalar yasası ile toplu sözleşme ile ilgili kanunun “güncellenmesi” anlamına geliyordu. Bundan böyle işçiler diledikleri sendikayı seçemeyecek ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak da o yılların yeni oluşumu DİSK kapatılacaktı.
14 Haziran’da sendika yöneticileri ve işçi temsilcileri bir toplantı yaptı. Toplantının sonucu aslında 15 Haziran sabahı meydanlara yürüyen on binlerden anlaşılıyordu. İşçi, haklarını savunmak üzere harekete geçmişti. Aslında sıradan bir Pazartesi sabahı olarak gün normal biçimde başlamıştı. Mesai saati gelip çattığı anda önce İstanbul’un farklı noktalarından protestocu işçiler sokaklara döküldü. Alibeyköy’den Kartal’a durdurulamaz bir kalabalık akıyordu. Protestolar İstanbul’un kalbi Taksim’i de içine almıştı. Tanklarla yol kesen asker işçilere mani olamıyordu. Yıllar sonra bu anları anlatanlar “asker de bizim askerimiz deyip tankların üzerinden atladık” diyeceklerdi. İşçilerin Avrupa yakasındaki ilerleyişini durdurmak ve birleşmesini engellemek üzere vapur seferleri iptal edilmiş ve Galata Köprüsü kaldırılmıştı. Pes etmeyen kalabalık sandallarla denizi aşıyordu. 

Resim: http://www.birlesikmetal.org/album/15-16Haziran1970/Cumhuriyet/index.html

Cumhuriyet Gazetesi'nin Sıkıyönetim haberi... 
Resim:  http://www.birlesikmetal.org/album/15-16Haziran1970/Gunaydin/index.html

Günaydın Gazetesi'ne 15-16 Haziran olaylarının yansımaları.
Bu arada Kocaeli, Gebze ve İzmit’te de geniş kitleler direnişe geçmişti. Neredeyse yüz bin civarında işçi yasayı protesto ediyordu. Fabrikalar durmuş, ulaşım kilitlenmiş ve birçok arbede yaşanmıştı. Türkiye ilk defa böylesi büyük ve etkili bir işçi eylemi görüyordu.  Direnişin ikinci günü olan 16 Haziran İstanbul ve Kocaeli için sıkıyönetim ilan edilmişti. Aynı günün akşamı DİSK’in  “direnişe son verin” çağrısıyla işçiler evlerine döndü. 
Olayların sonunda 3 işçi ölmüş, yüzlerce yaralı kalmıştı. Ancak işçiler istediğini almıştı. İlgili kanun maddesi 1972 yılında değiştirildi. Sıkıyönetim yaz boyu sürdü. Birçok işten çıkarma, tutuklama, gözaltılar işçilerin peşini bırakmadı. Yalnızca ilk üç ay olaylara karıştığı gerekçesiyle işten atılan işçilerin sayısı neredeyse on bini buluyordu. İşçilerin üzerindeki baskı şiddetle tırmanırken DİSK direnmeye devam etti. Onu ortadan kaldırmak için 12 Eylül 1980 beklenecekti…
Zamanımızda 15-16 Haziran direnişi Türkiye’de işçi sınıfının sosyal ve politik açıdan ulaştığı bilinci göstermesi açısından bir kırılma noktası olarak görülmektedir


Vasıf Öngören’in Zengin Mutfağı yeniden…

Bütün toplumsal hareketlerde olduğu gibi 15-16 Haziran hareketi de sanata bir sürü alanda ilham vermiş. Kimi zaman bir şairin dizesi olmuş, kimi zaman bir müzisyenin bestesi, bazen de sahneye taşınmış bir tiyatro adamının ustalığıyla.
Tiyatro oyunu olarak Zengin Mutfağı, bütün bu bahsi geçen olaylar sırasında “tarafsız” bir mutfak aslında. Yani oyunda onlarca işçi, slogan, eylem, pankart falan yok.  Zengin bir fabrikatörün evinin bir elin parmaklarını geçmeyen personelinin çalıştığı bildik bir mutfak!
Sonra 70’li yılların kaotik ortamı gelip sarıveriyor konağı da mutfağı da. Gündelik telaşların arasına karışıyor radyodan yükselen haberler. Ve bazen de evin beyinin can sıkıntısı. Bir metcezir manzarasına dönüşüyor mutfak çalışanlarının zihni.  Sıkça duyulan bir cümle oluyor kısa sürede “İnsan kime hizmet ettiğini düşünmeli…”. Nihayetinde herkes bir yol çizmek zorunda kalıyor kendine…

Zengin Mutfağı'nın tam kadrosu: 
Murat Garibağaoğlu, Irmak Örnek, Ozan Gözel, Ali Mert Yavuzcan, Selçuk Yüksel.


Zengin Mutfağı, Türk tiyatro tarihinin en önemli isimlerinden Vasıf Öngören’in imzasını taşıyan bir eser. 35 yıl sonra yeniden sahnelenen oyun, bu sefer Vasıf Öngören’in oyuncu kökenli kızı Aslı Öngören tarafından sahneye konuluyor. Oyunun tamamı bir mutfakta geçiyor ve didaktik yönü öne çıkıyor. İlk perde biraz ağır kalsa da ikinci perdeyi heyecanla takip ediyorsunuz. Epik Tiyatro’nun olmazsa olmazı müzik ve şarkılar için özel bir çalışma yapılmış ve oyun boyunca bunun tadına varıyorsunuz. Söylemi son derece açık ve kesin. Şehir Tiyatrolarında uzun zamandan sonra izleyiciyle buluşan en kaliteli ve cesur metne sahip; oyunculuklarıyla göz dolduran sağlam bir oyun. Vakti zamanında Şener Şen, Erdal Özyağcılar gibi isimler oyundaki karakterlere can vermiş. Doğrusu yeni nesil oyuncular da bu isimlerden hiç de geri kalmayan bir performans sergiliyor.
Zengin Mutfağı izleyiciyi bir sürü değişik sebepten kendine çekebilecek bir yapıda. Ancak izlerken bir süre sonra mevzu çok tanıdık gelmeye başlıyor. 70’leri görenler “elbette tanıdık gelecek” diyebilir…
Ama bu tanışıklık bizim gibi daha yeni kuşaklar için çok daha yakın bir zamanı işaret ediyor. Olaylara, konulara, kişilere aşinayız derken birden bire çok bildik cümlelerle karşı karşıya geliyoruz. Örneğin Komünistlerin  ne kadar tu kaka olduğunu anlatan bir karakterin ağzından şunlar dökülüyor :
“Kızlı erkekli evlerde kalıyorlar”.* 
Şaşırıyoruz. 
Böylesi bir kısır döngünün içinde olmamıza şaşırıyoruz. 
Vasıf Öngören’in yıllar öncesinde sunduğu aynadan hala aynı biçimde göründüğümüze şaşırıyoruz. 
 Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nden serin İstanbul gecesine çıktığımızda tarifsiz bir burukluk yaşıyoruz. 
İster istemez aşçı Lütfü Pehlivan’ın bir cümlesi gelip dilimize dolanıyor:  
“Faşizmin gelmişini de geçmişini de geleceğini de…”

Tiyatro susmaz…

* Bu cümle orijinal metinde de aynen bulunmakta. Yeniden sahnelenirken eklenmiş bir bölüm değil.

Meraklısına acil not: Oyunu izlemek isteyenler acele etmeli. Oyun, yeniden sahnelendiği ilk günlerde (Aralık 2012) siyasi nedenlerle küfürlü saldırıya uğradığından birkaç ay gösterimine ara verilmiş. Tekrardan sahnedeyken fırsatı değerlendirmek gerek!







1 yorum:

  1. Müthiş bir oyun.
    Şu anda Unkapanı Reşat Nuri Sahnesi'nde oynuyor...

    YanıtlaSil