2 Aralık 2019 Pazartesi

Büyüleyici Kazablanka


Kuzey Afrika’ya açılan zengin bir liman, Mağrip mimarisinin zarif örnekleri ve siyah beyaz bir zamandan kalan bir Hollywood rüyası… Kazablanka, düşleri süslemeye devam ediyor.

 

Mağrip mimarisi ile Fransız kolonyal mimarisini harmanlayan yapılarıyla Kazablanka, size dünyanın bir başka köşesinde olduğunuzu hissettiriyor. Anfa, Casa Branca, Darü’l-Beyza ya da Maison Blanche da dahil, 12. yüzyıldan bu yana pek çok farklı isimle anılan bu egzotik şehrin kaderi, 18. yüzyılda yeniden inşa edilmesiyle değişmiş. Tarih boyunca depremlerle sarsılmış ve korsanların istilasına uğramış. Günümüzde olduğu gibi geçmişte de dış ticareti elinde tutan limanı, şehri İspanyol ve Fransız tüccarların gözdesi haline getirmiş. Labirenti andıran dar sokaklarda sıralanan beyaza boyalı evlerin güzelliği ise ona verilen yeni ismin esin kaynağı olmuş. İspanyolcada “beyaz ev” anlamına gelen Kazablanka, bugün şehrin sakinleri için kısaca Kaza (Casa). 
Kazablanka’nın yaklaşık dört kilometre boyunca uzanan sahil şeridi, insanı ters düz eden rüzgârıyla da baş döndürücü. Burada Atlantik Okyanusu’nun bir an bile dinmeyen dalgalarıyla tanışıp sörfçülerin heyecanına ortak olabilir; deniz güneş ve kumun tadını çıkarabilirsiniz. Sahil şeridi boyunca sıra sıra dizilmiş restoran ve kafelerde dünyanın hemen her köşesinden farklı bir lezzetle karşılaşmak mümkün.
 
Benzersiz Mimari
Okyanus kıyısında yer alan II. Hasan Cami, dünyanın en büyük ve en süslemeli yapılarından biri olarak biliniyor. 1993’te Kral II. Hasan tarafından, denizin doldurulmasıyla inşa ettirilen cami, 210 metrelik uzunluğuyla dünyanın en uzun minareli camisi. Atlantik’i renkten renge boyayan gün batımlarında, Mağrip mimarisinin bu incelikli örneğinin olağanüstü bir yanılsama yarattığına tanık olabilirsiniz.
Eski Şehir olarak bilinen, surlar içindeki Medina bölgesi, şehrin Mağribi yüzünün daha fazla hissedildiği yer olarak dikkat çekiyor. Medina’da dolaşmak Binbir Gece Masalları’nın içinde kaybolmak gibi. Yeşil kiremitli beyaz evler, daracık sokaklar, tezgâhları süsleyen ve her an uçmaya hazır gibi duran halılar, tacirlerin özenle sunduğu babouche ya da belgha denilen ve ancak bir masal kahramanın ayağına yakışacak türden geleneksel terlikler adeta Medina’nın doğal dekoru.  

 

Tarihi Yapılar Topluluğu: Habous

Kazablanka’nın mimari değişimini hızlandıran en önemli olay, şehrin 1907’de Fransız hâkimiyetine girmesiyle olmuş. Bu tarihten itibaren şehir adeta Parisli genç mimarların uygulama alanı haline gelmiş. Kapılarla birbirine bağlanan ve İstanbul’un meşhur Kapalıçarşı’sına benzeyen bir yapı topluluğu olan Habous, bu dönemin örneklerinden biri. Ahşap işçiliğinin yalın zarafetini yansıtan kapı ve pencereler, narin bir tül gibi işlenmiş taş sütunlar, izinsiz girilmiş bir müzede dolaşma duygusu yaratıyor. Böyle bir ortamda, tezgâhlara serili el yapımı seramikler, dokumalar, Fas’ın yöresel giysisi djellabas, nane çayının servis edildiği rengârenk bardaklar ve görkemli demlikler arasında saatler geçirmek mümkün.

Kazablanka’nın en merkezi bölgesi ise bir buluşma noktası da olan V. Muhammed Meydanı. Şehrin idari yapılarının sıralandığı meydan, aynı zamanda Kazablanka mimarisinin incelikli yapılarına da ev sahipliği yapıyor. Yürüyerek keşfedilebilecek bölgede mukarnaslı sütun başlıkları, at nalı kemerleri ve çini bezemeleriyle Eski adliye binası (Mahkama du Pacha), geniş cephesi mozaiklerle süslü postane binası bir devrin zarafetini yansıtan eserler olarak dikkat çekiyor.

Burada şık kafelerden birinde oturup şehrin kalabalığını izleyebilir veya Art Deco tasarımıyla göz alıcı Cinema Rialto’ya kadar uzanabilirsiniz. Bölge aynı zamanda şehrin en huzurlu yeşil alanlarından biri olan; palmiyelerle çevrili Parc de la Ligue Arabe’ye de yürüme mesafesinde.

 
Beyazperdeden Günümüze

Kazablanka denildiğinde pek çoğumuzun aklına bir Hollywood klasiği olan, 1943 yapımlı “Kazablanka” filmi gelir. Bu unutulmaz yapım, Ingrid Bergman ve Humprey Bogard’ın trajik aşk öyküsüyle unutulmazlar arasında. Üzerinden 76 yıl geçse ve aslında film bir stüdyoda çekilse de hâlâ pek çok kişi, bu kült filmin izlerini takip ediyor. İşte bu nedenle Kazablanka’da Rick’s Cafe’ye uğramanın neredeyse bir gelenek olduğunu hatırlamakta fayda var. Filmin önemli mekânlarından biri olan Rick’s Cafe’nin dekorunu birebir örnek alarak açılan aynı isimli kafe, uzun yıllardır dünyanın her yerinden gelen sinema tutkunlarını ağırlıyor. Perdeye yansıyan mekânın tasarımını bütünüyle yansıtan Rick’s Cafe’de bir caz dinletisine katılabilir veya kuskus ve tajin de dahil şehrin özel tatlarını deneyebilirsiniz.

Nane çayı Fas’ın geleneksel içeceği. Gösterişli bir demlik aracılığıyla yüksekten dökülerek servis edilen çayın köpüğü ne kadar çok olursa o kadar iyi demlendiği kabul ediliyor. 

Kazablanka bir liman kenti olmanın avantajıyla lezzetli bir mutfağa sahip.  Zıtlıklardan ahenk yaratmış bir yemek çeşitliliği söz konusu.  Kuru meyveler ve envai çeşit baharat çorbadan tatlıya geniş bir perspektif içinde kullanılıyor. Geleneksel tatların başında kuru baklayla yapılan  ve zeytinyağıyla servis edilen kahvaltı çorbası b’ssara geliyor. Safran, tarçın , badem ve güvercin etiyle hazırlanan b’stilla Kazablanka mutfağının vazgeçilmezleri arasında sayılan bir börek çeşidi. Farklı sosları, baharatla harmanlayan bu coğrafya deniz ürünleriyle kurulan ziyafet sofralarında yeni tatları denemek için ideal.
 Şehrin Medina bölgesinde dolaşırken burnunuza baharatlı, iştah açıcı kokular gelecek. Salyangoz çorbası, kuzu etinden yapılan kebaplar sokak lezzetlerinin başında geliyor. Patatesten yapılan makouda bu tezgahların en popüleri. Kokular iştah açıcı olsa da sokak satıcılarından yemek alırken seçici davranmakta fayda var. Kazablanka’da her köşe başında meyve suyu satan tezgahlara rastlamak olası. Taze sıkılmış şeker kamışı suyu Faslılar’ın favorileri arasında.  
Kazablanka 2013’den bu yana  Sbagha Bagha Festivali kapsamında, şehrin duvarları, binaları sokakları rengarenk graffitilerle donatılıyor.  Dünyanın değişik ülkelerinden gelen sokak sanatçılarının eserleriyle bir grafiti galerisinde geziniyor gibi hissedebilirsiniz. Medina bölgesindeki Avenue des Far başta olmak üzere şehirde beklenmedik anlarda ünlü graffiticilerin eserleriyle karşılaşabilirsiniz.  Kazablanka’da şehrin tarihine doğru bir sayfa aralamak için Musée Abderrahman Slaoui’ye uğrayıp, el yapımı mobilyalar, seramikler, Berberi mücevherlerini içeren koleksiyonu inceleyebilirsiniz. Kalıcı koleksiyonun en ilgi çekici ismi Fransız mobilya tasarımcısı ve dekoratör Louis (Jean) Majorelle olmakla beraber, müze güncel sergiler düzenlediği galerisinde genç tasarımcılara da ev sahipliği yapıyor.  


Not: Yazı AtlasGlobal'in uçak içi yayını Glober Ekim /2019 sayısı için kaleme alınmıştır.