17 Eylül 2021 Cuma

Işık Ülkesinin Kalbine Yolculuk: Patara

 Efsanelerin gerçeğe dönüştüğü bir coğrafya, zamanın takvimden

 bağımsız aktığı bir uzam. Yerlerden Akdeniz, güneşle özdeşleşen kutsal

 kent Patara’nın çekim alanına girmenin tam zamanı.






“Işık Ülkesi” anlamına gelen Likya, bir zamanlar Anadolu’nun en büyük güçlerinden biri olmuş. Adı Akdeniz güneşinin ve Apollon’un efsanevi kişiliğinin esinlediği, bilgelikle aydınlanan bir bölgedeyiz. Likya çağının varsıl kentlerinin oluşturduğu bir federasyon olarak karşımıza çıkıyor. 
Likya Birliği’nin idari merkeziise bugün benzersiz kumsalı, zamanı durduran antik dokusuyla göz kamaştıran Patara. Varlığı Erken Tunç devrine kadar uzanan Akdeniz’in bu emsalsiz kentinin adına tarihte ilk defa Hitit
Kralı IV. Tuthaliya’ya ait Yalburt Yazıtı’nda rastlanıyor. Günümüzde Fethiye ile Kalkan arasında konumlanan Patara, doğanın ve tarihin kesişme noktasında bulunuyor. Güneşin
aynasında kavrulan kumsal her adımda ayakları yakarken, dalgalara can veren rüzgarla gelen iyot kokusuyla tazeleniyorsunuz. İncecik kumlarla 18 km boyunca ilerleyen kumsal, uçsuz bucaksız bir etki yaratıyor. Patara, Akdeniz’in doğal korunaklı limanlarından biri olarak mamur bir kent olarak tanımlanmış asırlar boyunca. Tatlısu kaynakları, karada ilerlemeyi sağlayacak yollarla bağlantıları, görkemli yapılarıyla limana yanaşan gemilerden inenlerin ne denli etkilendiğini hayal etmek zor değil. Modern gezginler için Patara halen büyüleyici
doğasını korumaya devam ediyor. Dünya üzerinde kaç yerde Caretta-Carettalarla yüzüp, tarihi bir kentin dokusunda kaybolabilirsiniz ki?
Patara Limanı, yüzyıllarca ticaretin nabzının attığı, adı zenginlikle anılan bir bölge olmasının yanında Antik Çağ’ın en şöhretli bilicilik merkezlerinden birine ev sahipliği yapmasıyla da önemli. O kadar ki müziğin, sanatların, ışığın ve kehanetin tanrısı Apollon’un doğum yerinin Patara olduğu düşünülüyor. Kente böylesi bir kutsallık atfedilmesi, idari ve ticari olarak gelişimin yanında kültürel gelişime de imkan tanımış. Liman tacirlerin, politikacıların ve inancın izini süren hacıların da uğrak noktası haline gelmiş. Günümüz Patarası’nda her solukta bu limanın unutulmuş ziyaretçilerinden izler bulmak olası. Likya Birliği’nin önemli
kararlarının alındığı meclis binasının oturma sıraları, meclisin hemen karşısında yer alan tiyatronun basamakları, sütunlu caddelerin gölgeleri, hamamların ve agoranın sessizliği kulağımıza kentin hikayesini en canlı haliyle fısıldıyor. Apollon’un tılsımlı kentinin büyüsüne kapılıp, takvimi unutuyorsunuz. Kentin bu büyüleyici etkisinde uzun yıllardır bin bir emekle gerçekleştirilen arkeolojik çalışmaların payı da yadsınmayacak ölçüde. İnsan her adımda, kenti kuranlara ve varlığını sürdürmesine katkı sağlayanlara şükranla doluyor.



Xanthos Vadisi’nin güneybatısınıda Ovagelemiş Köyü sınırlarında kalan Patara’ya geldiğinizi Roma döneminden kalan gösterişli zafer takını görünce anlıyorsunuz. MS 100’lü yıllara
tarihlenen üç kemerli zafer takı aynı zamanda kentin gelişmiş su sisteminin bir parçasını oluşturuyor. İmparator Trajan dönemini işaret eden kitabesiyle zafer takı, kentin onursal
girişi olarak ziyaretçileri binlerce yıldır selamlıyor. Antik dünya ile günümüz dünyasının arasında neredeyse bir ayraç gibi dimdik duran kapının birkaç km ötesinde Ovagelemiş Köyü
yer alıyor. İrili ufaklı pansiyonlarında, horozların sesini cırcır böceklerinin kestiği, çam ormanlarıyla çepeçevre kuşatılmış bu köyde güne başlamak ve sonra Patara’nın çekim alanına girmek paha biçilmez bir deneyim.
Patara stratejik önemini binlerce yıl sürdürmüş bir bölge. Kentin denizle olan ilişkisi Roma ve Bizans devirlerinde de bölgeyi ayrıcalıklı kılmış. Hıristiyanlık tarih sayfalarında yerini alırken, yeni dinin önemli rotalarından biri yine bu zengin liman olmuş. Hıristiyan dünyanın en popüler isimlerinden biri olan Noel Baba namıyla maruf Aziz Nikolaos’un doğduğu yer Patara. Aziz Nikolaos’un piskoposluk yaptığı Myra, Patara’nın az ötesinde yer alıyor. Aziz Nikolaos, çocukların , denizcilerin, yoksulların, dermansız hastalığa düşenlerin ve bilim insanlarının koruyucusu olarak tanımlanıyordu. Geceleri gizlice Myra sokaklarında dolaşır; bazen gizlice   pencere altında dert dinlerdi. İhtiyaca göre hazırlanmış para, giysi, ilaç, yiyecek çoğu zaman evlerin önüne gizlice bırakılmış olurdu. Hatta bazı anlatılarda bu armağanların bacadan bile atıldığı aktarılır. Aziz Nikolaos’a atfedilen mucizeler ve saygın kişiliği çerçevesinde gelişen uhrevi etki Myra’yı kısa sürede Hıristiyanlık adına kutsal kentlerden biri haline getirir.


Azize adanmış kilise bugün Demre sınırları içerisinde bulunuyor. Aziz Nikolaos Kilisesi gerek mimari üslubu, gerek süsleme programıyla heyecan verici bir Bizans görkemini yansıtır. Farklı zamanlarda yağmalara, depremlere göğüs germiş ve çeşitli onarımlardan görür. En önemli restorasyon Orta Bizans döneminde İmparator IX. Konstantin ile İmparatoriçe Zoe'nin hamiliğinde gerçekleşir. Bugün inanlara, ziyaretçilere ve sanat tutkunlarına heyecan veren fresklerin ve opus sectile adı verilen taban mozaiklerinin çoğu bu dönemin mirasıdır. Kilisedeki diğer köklü onarım 19. Yüzyılın ikinci yarısında Rus Çarlığı'nın girişimleriyle yapılır.  Aziz Nikolaos Kilisesi, değişen zamanın, değişen mimari anlayışlarının izlerini bedeninde taşıyan bir yapı olarak sade ve etkileyici. 


Patara ve çevresi seyahat tutkunları için gerçek bir vaha. Çağlar boyu komutanları ve tacirleri cezbeden özel konumu bugün de gezginler için geçerliliğini koruyor. Patara’dan Myra’ya kıvrılan yol üzerindeki tabelalar sürprizlerle dolu. Turkuaz denize açılan yamaçlarıyla Kalkan bu güzelliklerden yalnızca biri. Eski bir balıkçı köyü olan Kalkan, 20. yüzyıl başına kadar Kalamaki olarak biliniyor. İsmiyle müsemma olmak tam da burası için söylenmiş zira Kalamaki “Güzel yer” manasına geliyor. Dik yamaçlar ve yokuşlarla, sıcağın altında göz korkutan Kalkan, asıl güzelliğini gizli bir sandık gibi en derinde saklıyor. Sahile doğru yaklaştıkça, yerel mimarinin incelikli dokusunu hissedip, çiçekli pencereler, cumbalı evlerle donanmış sokaklarda kaybolabilirsiniz.  Unutulmuş, hatırası olan bir şarkının ezgisini yeniden hatırlamak gibi Kalkan’ın dar sokaklarında dolaşmak. Sahile doğru indikçe denizin usulca kabaran dalgalarına kulak vermek gerekir. Mavinin kendine has güzelliğiyle Akdeniz’i yansıttığı Kalkan sahili denize girmek ya da sadece izlemek için bile oldukça güzel. Her yıl dünyanın en güzel plajları listesinde kendisine üst sıralarda yer bulan Kaputaş Plajı da Kalkan’a birkaç km mesafede. 



*SunExpress 
Hava Yolları'nın uçak içi yayımı,  SunTimes Magazine'in Ağustos 2021 sayısı için kaleme aldığım Patara yazısı. 





4 yorum:

  1. görmek istediğim yerlerden, ne güzel anlatmışsınız:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Tam mevsimi aslında. Tatilciler gitmiş, meydan doğaya kalmıştır.

      Sil
  2. Muhteşem bir anlatım, okuyunca adeta tarihe yolculuk yapıyor ve yaşıyorsunuz. Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zarif yorumunuz için ben teşekkür ederim.

      Sil