2 Aralık 2021 Perşembe

Bir Aşı Savunucusu Olarak Çariçe Katerina!

 Aydınlanma Çağı deyince genel olarak vakur ifadeli portreler, cilt cilt kitaplar, beyaz ve kaçınılmaz olarak Hıristiyan adamlar gelir. Ciddi bakarlar, ciddi yazarlar. Onları anlamak zordur.   Kant, Jean-Jacques Rousseau, Leibniz, Hume,...Liste uzun, arazı engebeli, hedef parlaktır. Aydınlanma sadece filozoflar arasında gerçekleşemeyeceğinden konuya müdahil tarafların siyasi erk alanını oluşturan isimler de ayrı bir kulvar oluştururlar. Aydınlanma düşüncesiyle yanıp tutuşan, gerektiğinde bu ilkeleri bazı küçük felaketler eşliğinde tebaasına dayatmak çekinmeyen bu grup Aydın despotlar adıyla anılır.  Aydınlanmacı despotikler listesi imparatordan geçilmez. Dünyanın bütün bilgisine, hammaddesine , insan gücüne, kültür birikimine hakim olmak isteyen imparatorlar listesinde karşımıza çıkan isimlerden biri Çariçe Katerina'dır.


Katherina 18. yüzyıl siyasetinde fırtınalar koparan bir isim.  Babası Prusya'ya bağlı Anhalt-Zerbst bölgesinin yöneticisi ve Prusya ordusunun generallerinden biri. Soylu aileden gelen birçok akranı gibi evliliği bir pazarlık ve hesap kitap meselesi oluyor. Çariçe I. Elizaveta baskısıyla Holstein-Gottorp Dükü ile evlenmek zorunda kalıyor. Düklerin, düşeslerin ortada cirit attığı zamanlar ama Katerina'nin kocasının en önemli özelliği Çar Büyük Petro'nun torunu olması dolayısıyla tahta en yakın aday olmasıydı. Katherina önce doğum adı olan Sophie Augusta'yı yeterince Rus görünmediği için değiştirdi. İsim değiştirmek yetmeyeceğinden Papa'yı terk ederek Ortodoks'luğa geçiş yaptı. Evliliği bir tek kelimeyle berbattı. Izdırabın 18. yılında Peter, III. Petro namıyla tahta oturdu. Ancak hükümranlığının altıncı ayında çıkan ayaklanmada talihsiz bir biçimde öldürüldü. Böylece Katerina henüz 33 yaşındayken çariçe ilan edildi. Kendini özgür ve gerçekten Rus hissediyor olmalıydı. Doğudan Batıya son derece başarılı bir biçimde yayılmacı politika izledi. Aydınlanma düşüncesiyle yakından ilgilendi. Tarihte aydınlanmacı bir imparatoriçe olarak algılanmak istiyordu. Bu bağlamda bazı siyasi girişimleri başarısız oldu, İngiltere gibi ülkelerde alaya alındı. Öte yandan Fransız aydınlanmacılığının önde gelen isimleri Voltaire ve Diderot ile mektuplaşıyor, kendini bu minvalde geliştirmeye çalışıyordu. Tahta çıktığının ilk iki yılı, tüm zamanını yasa yazarak geçirdi. Yasa çalışmalarını iki yıl boyunca tek başına yaptı. Böylece  Aydınlanma Çağı'nın en önemli kanun yapıcılarından biri oldu. Aşk hayatı hızlıydı; bazı tarihçiler sadece bu özelliğinden dem vurmaktan zevk alır. Sanat ve edebiyat başlıca ilgi alanlarıydı. Halkla kaynaşmak üzere çıktığı yolculuklarda konuşmalarını kendi hazırlardı ve onlara örnek olmaya gayret ederdi. Hermitage Müzesi'nin temelleri Katerina'nın kişisel koleksiyonu sayesinde atıldı. Binanın yapımını da kendisine borçluyuz. Eğitimli bir nesil yetiştirmek gayesini taşıyordu. Bu nedenle de eğitimin modernleşmesi üzerine çalışmalar yaptı. Batı tarzı eğitimle Rus toplumunun değişebileceğine inanıyordu. Her iki cinsin eşit eğitim olanaklarından yararlanması konusunda ısrar etti. Eğitimi devrimsel bir proje olarak ele alıyordu. Bu doğrultuda Moskova Yetimhanesi'ni kurdu. İstenmeyen, yoksul ve evlilik dışı çocukları devlete yararlı bireylere dönüştürmek gayesindeydi. Muhalefet ve destekçileri bu durumun düşük ahlakı özendireceğini savunarak kendisine şiddetle karşı durdu. 1764'te yalnızca kızları kabul eden Smolny Enstitüsü'nü kurdu. Modern zamanlarda üstüne tezler yazılacak bu kurum, alanında bir ilkti. Bütün bunları yaparken kilise kendisine karşı en büyük muhalefetti. Çariçe de ilk fırsatta kiliseye ait toprakları kamulaştırdı.

 İşler böyle toz pembe gitmiyordu tabi. Rusya endüstrileşememişti, ekonomi berbattı. Serfler sefalet içinde hayatta kalmaya çalışıyorlardı. Üstüne bir de salgın hastalıklar alt sınıfları yiyip bitiriyordu. Büyük umutlarla kurulan Moskova Yetimhanesi'den bir elin parmakları kadar çocuk erişkinliğe adım atabilmişti. Çiçek hastalığı hortlayınca Katerina çözüm yolları aradı. Herkese ulaşacak bir korunma yöntemi bulunmasını destekledi işte yakın zamanda Çariçenin çiçek aşısına vereceği desteği yazdığı bir mektup bulundu. 27 Nisan 1787 mektup Kont Zadunaysky'a yazılmış. Mektupta küçük kasabalardaki insanları da koruyacak bir aşıya acil olarak gereksinim duyduğunu belirtiyor. Londra'da ünlü bir müzayede evi aşı ve salgın hastalıkla mücadele ettiğimiz bu günlerde ( 1 Aralık 2021) mektubu ve Katerina'nın Dmitry Levitsky tarafından yapılan portresini açık arttırmayla satıyor. Esasen Rusya mektubun ve portrenin ülke içinde kalmasını rica etmişse de eser sahibinin buna ikna olmadığını anlıyoruz. Katerina bu mektubu yazdığından yaklaşık 20 yıl önce çiçek aşısı olmuştu. Fakat daha kolay ve ekonomik yöntemli bir aşı arayışındaydı. İnsanlar aşının tehlikeli olduğunu düşündüğü için saraya yakın olanları davet edip herkesin önünde aşı yapılmasını sağlıyordu. Halkın aşının güvenli olduğuna inanmasını istiyordu. Rus kilisesi aşıya karşıydı. Tanrıcılık oynamaya ne gerek vardı. Ölen ölecekti bunu tanrı bilirdi...Neticede herkesi ikna edemedi ve hastalık yayıldı. Birçok insan öldü. Dünya değişti, harita değişti, Prusya tarihe karıştı, Çarlık çöktü, Berlin Duvarı yıkıldı ama aşıya karşı direnç yerinde sayıyor. Şimdiki gibi dijital takip zımbırtıları olsaydı Katerina kimsenin gözünün yaşına bakmaz aşıları pata küte yaptırırdı.  Aydınlanmacı despot olduğuna bakmayın, "Aaaa bu Fransız İhtilali de çok oluyor" deyip kitap yaktırmışlığı, yetinmeyip yazarı Sibirya'ya sürgün etmişliği var. Tabi bunlar bir yana mektup şu an başta Rusya olmak üzere tarihsel argümanlarla aşıyı teşvik etmek için oldukça değerli. Müzayede evinin yaptığı basın duyurusunun ardından yüzlerce röportaj teklifi alması, bir kısmını İngiliz snopluğunun verdiği yetkiye dayanarak kibarca reddetmesi bu yüzden. 

Mektubun yaratacağı sükse ile pahasına paha katmak için yanında satışa sunulan Katerina portresi Kievli ressam  Dmitry Levitsky imzasını taşıyor. Saray eşrafına ve çariçeye yakın bir isim. Her hükmeden gibi Katerina'da yaptığı güzel şeylerin halk tarafından duyulmasını istiyordu. Yukarıda bahsi geçen Smolny Enstitüsü çariçenin gurur duyduğu bir girişimdi. Burada eğitim alan genç kızların bir dizi portresini yapmak üzere Levitsky'i görevlendirmişti. 

Katerina, ufak tefek konuşkan bir kadındı.  Evli olduğu süre boyunca  pahalı kumaşlara, yeni kostümlere ve ışıldayan taşlara çok para harcamış. Özellikle saraya ilk geldiği zamanlar önemsiz balolarda bile en az üç kostüm değiştirdiğini söyler. Bunun yanında halkın karşısına çıkacağı zamanlar da en yalın giysileri seçtiğinin altını çizer.  Tahtın sahibi olduktan sonra aşırı gösterişli kıyafetler konusunda yasa çıkartır. Aşırılığa gerek yoktur. Güzellik, narin bir beden ve giysilerin hep zekadan sonra geldiğini savunduğu bilinmektedir.  Açık arttırmaya sunulan tabloda başında bir defne çelengi, onun ardından da yükselen gerçek bir taçla karşımızda durur.  Bu Levitsky'nin çariçe için yaptığı tek tablo değildir. Katherina'yı aynı dönemde adalet tanrıçası Themis rahibesi olarak betimlediği alegorik bir tablo daha vardır. Kanun koyucu imparatoriçe, adalet tanrıçasının hizmetindeki görüntüsünü oldukça beğenmiş olmalı. Dolayısıyla defne çelengi kendisinin aydınlanmacı kimliğinİn, imparatorluk tacı da Rusya'ya olan bağlılığının bir göstergesi olarak imajına dahil edilmiş. Saçları da Yunan tarzı bir topuzla biçimlendirilmiş. Gümüş ve lila arasında gidip gelen brokar bir elbise tercih etmiş. Yakalarında, belinde, muhtemelen göremediğimiz kollarında bitkisel motifli işlemeler yer alıyor. Omuzlarında altın sarısı kenarları ermin kürküyle kaplı bir pelerin kondurulmuş. Ermin kürkü imparatorluk ve asalet sembolü olarak genelde imperyal imajlarda sık rastladığımız değerli bir ürün. Sağ omzundan diyagonal olarak inen mavi kuşak St. Andrew nişanı ve kendisinin bütün portrelerinde karşımıza çıkıyor. Yakutlu mücevher de sağ omuzda St. Andrew nişanının zincirine takılmış bu yüzden çariçe boynuna fazladan bir takı takmayı uygun bulmamış.  St. Andrew nişanı ile taltif edilmek için sanat ve kültür alanında Rusya'ya üst düzey hizmet etmiş olmanız gerekiyor.   Dönemin modası olarak beyaz bir üstübeç sürmüş. Ama kendisi de oldukça beyaz tenli bir kadın. Soyluların beyazlığı önemli, açık havada çalışmadığının bir göstergesi.  Portre bir imparatorluk imajı olarak oldukça yalın ve net bir görüntü sergiliyor. 

Katerina bu portrenin ardından yaklaşık 20 yıl daha tahtta kalıyor. Komaya girdiği ana kadar masa başında çalıştığı tanıklıklarla doğrulanmıştır. Yapmaya çalıştığı reformların tamamında kilise ile karşı karşıya gelmiş ve itibarsızlaştırılma politikası hep devrede olmuş. Ölümüne ilişkin uyduruk bir seks skandalı dedikodusu çıkarılmış. Bazı tarihçiler hatırlamaktan hoşlanmasa da Voltaire 'in Kuzey'in Yıldızı olarak bahsettiği çariçe öldüğünde altın tacı ve sevdiği gümüş brokar kumaştan elbisesiyle gömülmüş. Vasiyetinde beyaz elbise ile gömülmek istediğini belirtse de saray erkanı onun ideal imparatoriçe görüntüsünü muhafaza etmeyi uygun görmüş olmalı. Cenazenin mumyalanıp, altı hafta boyunca sergilendiğini düşünürsek çok da haksız değiller. 

Veda Busesi

Mektup aşı karşıtlarını yumuşatır mı bilinmez. Fakat bütün yerleşik düzene, geleneksel bakış açısına ve inanca karşı bilimi savunan Katerina tarih önünde haklı çıkmıştır. Çariçeyi gündeme taşıyan mektup ve portre gerçekten satılacak mı, yoksa bu aşı kampanyası için 234 yıl öncesinden beklenen bir medet mi bunu da zaman gösterecek. Hala müzayede şirketi resmi bir açıklama yapmadı...





4 yorum:

  1. Selam değerli bilgiler için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Güncel için geçmişten medet ummak çok ilginç sahiden, teşekkürler:)

    YanıtlaSil
  3. Helal olsun Katerina'ya. Umarım o mektup işe yarayacak..
    Darüşşifa'daki panolarda dikkatimi çekmişti. Osmanlı Döneminde de İngiliz büyükelçisinin çiçek hastalığına yakalanmış eşi Lady Mary Wortley Montagu 1 Nisan 1717 tarihli ve ''Bizde yaygın olan bu zalim çiçek hastalığı burada aşı denen bir usulle zararsız hale getirilmiş'' diye başlayan heyecan dolu bir mektup yazmış arkadaşına. Hatta önce İstanbul'da oğlunu aşılatmış. Sonrasında Londra'da, Kraliyet ailesinin gözü önünde de kızını. İngiltere'ye çiçek aşısını sokan ilk kişi diye biliniyor.

    Bu değerli yazı için emeklerine sağlık sevgili Aslı:)

    YanıtlaSil
  4. bilinç oluşturmak adına bu isimlerin biyografisi okunmalı, emeklerinize sağlık:)

    YanıtlaSil