Dorukları
bulutlara değen yaylaların ve fındığın şehridir burası. Kuzalan’ın yeşilini,
Karadeniz’in dalgalarını, yağmurun bereketini saklar bu topraklar. Doğanın
şarkısına kemençe sesinin eşlik ettiği, her yolculukta yeni keşifler sunan
Giresun.
Dağları
bulutlara meftun şehrin, sükuneti ancak kemençe sesi ile bozulan yaylalarına
çıkarken, aracın camını sonuna kadar açıyorum.
Ağaçların hışırtısına gerçekten de köylülerin dediği gibi yalnızca
kemençe nağmeleri karışıyor. Ne de olsa kemençenin anavatanı burası diye düşünürken,
yöresel ürünler satan tamamı kadınlara ait tezgahları görünce küçük bir ara
veriyorum. Sarı kantaron, karalahana,
bal , pekmez, pestil gibi yöreye özgü birçok şifalı ve lezzetli ürün bulunuyor
tezgahlarda. Hiç sıkılmadan tarifler veriyor köylü kadınlar, hemen tereyağının
tadına bakılıyor, bir yudum çay içiliyor.
Ulu çam ağaçlarından bir taç takmış Kümbet Yaylası’na vardığımda, köylü
tezgahlarından aldığım manda peynirine eşlik etsin diye fırından sımsıcak bir
somun alıyorum. Sis bir film sahnesi gibi yaylayı kaplarken ekmeğin
sıcaklığından yükselen buharla birleşiyor. Son yıllarda bölge başta kampçılar olmak üzere,
doğa yürüyüşü ve dağ bisikleti tutkunlarının ilgi odağı haline gelmiş.Zaten çam
sakızı rayihasında, kuş sesleri korosunun tam ortasında yer alan bir ortamda
uyanmayı kim istemez? Karadeniz’in bu huzur rotası ballı, kaymaklı, muhlamalı
sabah kahvaltılarıyla güne zinde bir başlangıç yapmak isteyenler için de
konaklama alternatiflerine de sahip.
Yayla kültürünün yaşadığı coğrafyada yeni rotam koyun sürüleri ve ahşap
çitlerin arkasından yükselen naif evleriyle Çakrak Yaylası. tarihin izlerini
taşıyan yapılarıyla Çakrak, bambaşka bir his yaratıyor. Yağlıdere’yi aşmak için
yapılan tarihi taş köprüler, Kırkharman Köyü’nde bulunan tarihi kilise ve Rum
evleri Giresun’un çok kültürlü geçmişinin günümüze yansımaları olarak dikkat
çekiyor.
Antik
Çağ’ın önemli liman kentlerinden biri olan kent, tarih boyunca uygarlıkların
çekişmelerine sahne olmuş. Şehri ikiye ayıran yarımadanın ucuna kondurulmuş Giresun
Kalesi, Antik Çağ’ın önemli liman kentlerinden birinde olduğumu bir kere daha
hatırlıyorum. Kentin bilinen tarihi MÖ
7. yüzyıla kadar uzanıyor. Erken dönemlerden itibaren şehir kiraz yurdu
anlamına gelen “Kerasion” ya da “Kerasusf”
adıyla anılmış. Kirazın bütün dünyaya Giresun’dan yayıldığı kabul
ediliyor. Günümüzde bu bereketli toprakların kirazla olan ilişkisi oldukça
kısıtlı. Giresun uzun yıllardır
fındığıyla bütün dünyaya nam salmış durumda.
Giresun
Kalesi şehrin buluşma noktalarından biri.
Denize karşı sıcak bir çay eşliğinde oturup Karadeniz’in tadına
varanların arasına karışıyorum. Kale ne kadar canlıysa uzakta görünen Giresun
adası bir o kadar durgun görünüyor. Oysa bu yalnızca bir yanılsama. Efsaneye
göre Herakles’in gazabına uğrayıp Stymphalos
Gölü’nden kaçan tunç gagalı korkunç kuşlar Aretias Adası’na yerleşir. Mitolojinin
gözü pek gemicileri Argonautlar’ın Altın Post’u bulmak üzere adaya
çıktıklarında bu kuşlar onlara saldırır ve aralarından birini öldürür.
Gemiciler bu olayın ardından adayı lanetler ve yeniden denize açılır. İşte bu
anlatıda geçen Aretias Adası’nın Giresun
Adası olduğu kabul ediliyor. Adanın bir
zamanlar Anadolu’nun efsanevi kadın savaşçıları Amazonlar’a mesken olduğu da
söylencelerin bir parçası. Bugün Giresun adası deniz kuşlarının ve tabiatın
hakimiyeti altında. Üzerinde sur ve manastır kalıntıları olan adaya merkezden
kalkan teknelerle ulaşmak ve efsanelerin izini sürmek mümkün.
Binlerce
yıllık bir tarihin üzerinde yükselen bir şehir Giresun. Bir geçiş güzergahı
olması ve verimli topraklarıyla mutfağı da gerçek bir lezzet şöleni. Karadeniz’de
olup, taze balık ve yöresel mutfağa başlangıç yapmak için Şoray Balık’a
uğruyorum. Her derde deva ısırgan çorbası günün bütün yorgunluğunu almaya
yetiyor. Galdirik, merevcen, yerel ağızda pezik denilen pazı gibi otlarla
hazırlanan mezeler, yöresel otların özgün lezzetini sunuyor. Mevsimine göre
balığın en tazesinin sofraları süslediği şehirde hamsi buğulama ve iskorpit buğulama
damakta yer edecek kadar iddialı tatlar. Tatlı yemek içinse, Giresun’da sohbet
ettiğim herkes tek bir isimde birleşiyor:
Tel Kadayıfçı Mustafa Patar. Dükkanın önündeki uzun kuyruğu kadayıfçının
şöhretinin boşuna olmadığına yoruyorum. Özellikle sütlü kadayıf, hafifliği ve
lezzetiyle favorim oluyor.
Yağmur
bu şehrin bütün hücrelerine işlemiş. Yağmursuz gün sayısı o kadar az ki herkes
hep hazır. Hafif hafif çiselemeye
başlayan yağmura rağmen kent merkezinde yürümeyi tercih ediyorum. Yürüyerek
kendini sevdiren bir şehir Giresun. Sahildeki çay bahçelerinin kıpır kıpır
haline kapılmadan tarihi evleriyle nostaljik bir hava yaratan Zeytinlik
Mahallesi’ne yöneliyorum. Rum ve Türk sivil mimarisinin yaşatıldığı bu
mahalledeki evlerin çoğu 19. yüzyıldan kalmış. Bir devrin bütün canlılığını
sürdüren Zeytinlik’te neredeyse bütün konaklar restore edilmiş ve hepsi hayatın
içinde. Giresun Müzesi, kent tarihine yakından bakmak isteyenlerin vazgeçilmezi
arasında. Kentin geçmişine ışık tutan arkeolojik ve etnografik eserleri
izleyiciyle buluşturan müze, mimari tarzıyla da etkileyici. 18. yüzyılda
bölgedeki Rum –Ortodoks cemaat için yapılan bina Gogora Kilisesi olarak da
biliniyor. Oldukça iyi korunmuş olan kilise, tarihsel süreçte Rumlar’ın
bölgeden ayrılmasıyla müze haline getirilmiş.
Seması bulutlar tarafından zapt olmuş, tarihinde efsanelerle gerçeğin karıştığı bir şehir Giresun. Görülecek çok yeşili, anlatılacak çok tadı olan, deniz kuşlarının bile başka türlü kanat çırptığı gösterişsiz haliyle ruhuma dokunuyor. Gün ışığı deniz üzerinde son parıltısını da yitirince, Tirebolu çayının kendine has kokusunu içime çekip kente veda ediyorum.
Not: AnadoluJet'in uçak içi yayımı, AnadoluJet Magazine'in Kasım 2019 sayısı için kaleme aldığım Giresun temalı yazı.
Kalbi Kırık Not: Öte yandan yazar ismini yanlış bastıkları için kalbimi kırmış yazı aynı zamanda. Dijitalde bile halen düzeltilmediği için de kalbimi kırmaya devam eden yazı...
aa ne kötü böylesine emek, uğraş sonunda isim yanlış basılsın.
YanıtlaSilolacak iş değil !
Sormayın, dijitalde bile düzeltilmedi nedense...
SilTebrikler Aslı,güzel çalışma olmuş zevkle okudum 👍
YanıtlaSil