“Çapkınlıklarım arasında bir gözde edindim. Bu tercih giderek
bir aşka dönüştü, adı Nickolas Muray’di. Onunla,
ikimizin de (onun benden biraz daha fazla) Macar asıllı olduğumuzu
keşfettiğimiz bir gün Mexico City’de tanışmıştım. Bir fotoğrafçı olarak ona hayrandım.
Bu hayranlık ünüyle değil, görüntüleri karşısında duyduklarımdan
kaynaklanmaktaydı; yapıtının yumuşaklığını güzelliğini, insancıllığını, ve bir
insan olarak canlılığını seviyordum. Orada, New York’ta birbirimize bağlandık.”
Frida Kahlo*
Resim:http://nickolasmuray.com/frida-kahlo
Nickolas Muray ve Frida Kahlo
Sergide bu fotoğrafı görmeniz ve hatta müze mağazasından kartpostalını almanız mümkün.
Bu sıcacık cümleler Sanat Tarihi’nin “bıyıklı cazibesi” Frida
Kahlo’ya ait. Frida, pek de uzun olmayan hayatı süresince bir dolu hüznü peşi
sıra sürüdü. Bunlardan ilki çocukluk yıllarında geçirdiği otobüs kazasıydı; ne
yazık ki bu kazanın etkileriyle ölene kadar mücadele etmek zorunda kalacaktı.
Hayatının diğer büyük acısı aynı zamanda vazgeçemediği aşkı ressam Diego
Rivera’ydı. Meksika’da ünlü bir duvar ressamı olan Diego’nun nam salmış bir
komünist olması dışındaki ilk özelliği çapkın olmasıydı. Hakkında “Meksika’ya
yolu düşüp de Diego ile yatmamış kadın yoktur” diye bir laf bile dolaşıyordu.
Geçirdiği kazanın etkisiyle sağlıklı bir gebelik geçiremeyen
Frida üç kez düşük yapmıştı. Diğer yandan Diego’nun hayatına giren sayısız
kadın kalbini kırıyordu. Bu arada
resimlerinden yarattığı dünyaya başka erkekler ve hatta kadınlar girmeye
başladı. Bu ilişkilerden belki de en beklenmedik olanı Rus Devrimi’nin
sürgündeki kahramanı Lev Troçki’yle yaşanan romantizmdi. Şaşırtıcı olmayan
biçimde gelişen diğer gönül hikayesinin aktörü çapkın fotoğrafçı Nickolas
Muray’di.
Esasen Nickolas Muray, bu yazının da başkarakteri. Nickolas
Muray’ın ilgimi çekmesi vakti zamanında Frida Kahlo aracılığıyla gerçekleştiğinden,
bu yazıya ancak Frida’lı bir başlangıç uygun düşerdi :)
Fotoğraf...Eskrim...Nickolas Muray...
Nickolas Muray, 1892 yılında Macaristan’ın Szeged şehrinde Miklos
Murai adıyla ,Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Aile ekonomik
nedenlerle ilerleyen zamanda Budapeşte’ye taşındı. Budapeşte ve Almanya’da
litografi, fotoğraf ve renk üzerine eğitim aldı. Nickolas, yetenekli ve yakışıklı bir genç
olarak öne çıksa da çoğu zaman antisemitist bakış açısıyla yüz yüze geldi. 1913 yılında cebinde 25 dolar ve 50 kelimelik
İngilizcesi ile Amerika’ya göç etti. Kendisini köklerine bağlayan her şeyden
kurtulmak istiyordu. İngilizcesini geliştirmek için akşam sınıflarına kaydoldu.
Akabinde adını değiştirdi ve kendisini ateist olarak tanımladı. 1920’de bir arkadaşının teşvikiyle küçük bir
atölye açtı. İlk sergisinden itibaren büyük ilgi uyandırdı. Kısa sürede birçok
dergide fotoğrafları yayınlanmaya başlamıştı bile. Özellikle portre
fotoğraflarına getirdiği yeni soluk heyecanla karşılanmış; Hollywood
yıldızları, siyasetçiler, sporcular gibi kalburüstü bir kesimin fotoğrafçısı
oluvermişti. Ayrıca aranılan bir moda ve reklam fotoğrafçısıydı. Coca Cola,
Camel sigaraları, Dodge gibi sektörün tanınmış markalarının fotoğrafları da
onun elinden çıkmaydı. 1931’de Ladies’Home Journal’da ilk doğal renkli
fotoğrafının basılmasıyla reklam sektörünün öncü ismi olarak tarihte yerini
aldı.
Resim: Pera Müzesi'nde görülebilir.
Nickolas Muray / Dodge / 1933
Uyumlu ve sıcak kişiliği ile çalıştığı herkesin gönlüne girmeyi başaran Nickolas Muray’ın hayat boyu profesyonel olarak ilgilendiği bir konu daha vardı: Eskrim! Amerika’nın en ünlü fotoğrafçılarından biri olarak adını duyururken 1928 ve 1932 Olimpiyatları’nda ABD’yi eskrimde resmi olarak temsil etti. 1965 yılında New York’ta öldüğünde, eskrimdeki başarısını kanıtlayan 60 adet madalyası bulunuyordu. Nickolas halen ABD’nin gelmiş geçmiş en iyi 20 eskrimcisinden biri olarak anılmaktadır.
Marilyn Monroe 1952 / Marlene Dietrich 1935 / Elizabeth Taylor 1935
Frida’yla tanışma ve aşk…
Nick’in Frida’yla Meksikalı sanatçı dostu Miguel Covarrubias
ve eşiyle yaptığı Meksika ziyareti sırasında tanışmıştı. 1931’de başlayan aşk,
10 yıl boyunca Meksika – New York hattında, özlemler ve bekleyişlerle sürüp
gitmişti.
Sevgilisinin çektiği fotoğraflarla Frida...21 Nisan 2013'e kadar Pera Müzesi'nde.
Nickolas, Frida’yla birlikte olduğu dönemde şöhretinin
doruğundaydı. Çift, New York
sokaklarında sıradan iki aşık gibi dolaşıp olur olmaz yerlerde kaçamak
öpücükler eşliğinde eğleniyorlardı. Frida aradığı sıcaklığı bulmuştu. Çoğu
zaman sakat bacağının acısını unutup dakikalarca sevgili Nickolas’ıyla dans
ediyordu. Paris’te Sürrealistler kendisini sergiye davet ettiklerinde Frida’yı
yüreklendiren de Nickolas’tı. Paris’te geçirdiği yaklaşık dört ay boyunca Nickolas’a tutku dolu mektuplar
yazdı.
“ Nick’im seni seviyorum. Seni sevdiğimi (senin beni
beklediğini) , senin de beni sevdiğini düşündükçe mutlu oluyorum…
Sevgilim, dünya güzelim, Nick’im, hayatım, çocuğum, sana
tapıyorum…” **
İşte bugünlerde bu aşkın kahramanları Pera Müzesi’nde.
“Nickolas Muray : Bir Fotoğrafçının Portresi” başlıklı sergide Frida,
sevgilisinin objektifinden sanatseverlerle buluşuyor. Sergi, Nickolas’ın 50
yıllık kariyerinin küçük bir özeti olarak karşınıza çıkıyor. Marilyn Monroe,
Jean Harlow gibi Hollywood’un efsane isimlerinin yanı sıra ressamlar,
sporcular, dansçılar gibi farklı kulvarlardan birçok tanıdık simaya ait fotoğrafa
bakarken Nickolas’ın neden aranan bir fotoğrafçı olduğunu daha iyi anlıyorsunuz Ayrıca Nickolas Muray’ın reklam fotoğrafçılığına getirdiği yeni yorumun
izlerini sürmek ve 20. yüzyılın ilk yarısının ticari amaçlı fotoğraflarıyla bir
araya gelmek de mümkün!
Son söz…
“Nickolas Muray : Bir Fotoğrafçının Portresi” başlıklı sergi
Pera Müzesi’nde 25 Ocak-21 Nisan tarihleri arasında görülebilir. Nickolas’ın
hayatı ve eserleri için daha detaylı bilgiler arayanlara burayı ve burayı
tıklamalarını öneriyorum. Frida Kahlo, Sanat Tarihi’nde en çok kitaba konu
olmuş ressamlardan biridir. Everest
Yayınları’ndan çıkan “Frida Kahlo: Aşk ve Acı” isimli kitap meraklılarını
cezbedecektir. Şu sıralar Pera Müzesi’nde,
Ürdün Güzel Sanatlar Galerisi koleksiyonundan seçilmiş eserlerle
gerçekleştirilen bir sergi daha başlamış durumda. Ancak “Muray’i ziyaret ederken
onu da geziverin” diye geçiştirilemeyecek kadar üstünde durulacak bir sergi; bu nedenle “Bağımsız bir başlıkla ele alınmalıdır” demekten başka çarem kalmıyor :)
*”Frida Kahlo: Aşk ve Acı” / Rauda Jamis /Everest Yayınları
**”Frida Kahlo: Aşk ve Acı” / Rauda Jamis / Everest Yayınları
*** Ayrıca bakınız: http://www.geh.org/fm/muray/murcol_idx00001.html
ve http://nickolasmuray.com/