İstanbul'un yanı başından, adamı ters düz eden rüzgarla uçuşması hiç bitmeyen, Çınarcık'ın aşırı sakin komşusu olarak nam salmış, balıkçıları sayesinde hep gülümseyerek andığım Esenköy...
İDO'nun dergisi Sealife için kaleme aldığım Çınarcık-Esenköy rotasının ikinci yazısıyla karşınızdayım.
Çınarcık’a
yaklaşık 19 km uzaklıkta, denize paralel uzanan kendi halinde bir sahil kasabası Esenköy. Son
yıllarda büyük şehirlerin temposundan bir günlüğüne bile kaçmak isteyenlerin
gözde rotalarından biri aynı zamanda. İDO’nun deniz otobüsleriyle Esenköy,
Çınarcık’ın ardından ulaşabilecek rüzgarlı bir liman. Yaz boyu denizi arayan tatilcilerle dolup taşan köyde, zeytincilik ve balıkçılık yapılıyor. Denizle dost olmayı ezelden öğrenmek zorunda kalmış bir köy burası. Uzun zaman önce Katırlı denirmiş bu topraklara. İşte Esenköy Katırlı'yken karadan yol olmadığından köylüler denizcilikte
ustalaşmak zorunda kalmış. Osmanlı İmparatorluğu’nda gayr-i müslim halkın ağırlıklı
yaşadığı yerlerden biri olan köyün geçim kaynağı şimdiki gibi zeytinmiş. Gemilere yüklenen zeytinler önce İstanbul’a oradan da
imparatorluğun farklı noktalarına yollanırmış. Gel zaman git zaman mübadele
olunca burada yaşayan Rumlar Selanik’e yerleştirilmiş. Bugün Selanik’te Nea
Katirli isimli köy bu zeytinli sahilin, uzak kıyıdaki anısını halen yaşatıyor.
Zaman değişirken Katırlı köyü de Esenköy olarak anılmaya başlıyor. Esenköy
gerçekten ismiyle müsemma bir köy. Bütün gün rüzgar kulağınıza oflayıp poflayıp,
saçlarınızı savuruyor.
Esenköy’de balık sezonu açılmış.
Gırgırlar, irili ufaklı tekneler balıkçı barınağında hafif hafif titreşiyor. Limanda
iğne atsanız suya düşmez bir tekne kalabalığı var. Rüzgarın getirdiği balık
kokularını takip ederek barınak boyunca ilerliyorum. Martılar ve kediler de
aynı kokulara kapıldığından pek de yalnız sayılmam. Uyku mahmuru balıkçılarla
sohbet ede ede mendireğin ucuna doğru gitme niyetindeyken Cabbarlar 2 adlı
geminin mürettebatının ısrarıyla akşam tuttukları balıklara ortak oluyorum. Hem
balıkçı, hem aşçı Ertuğrul Usta lezzeti arşa değen bir hamsi pişiriyor.
“Balıkçının yemeğine ortak olmak sevap” diyor Cabbarlar 2’nin mütevazı
balıkçıları. Denizin ruhunu bilen, balığın dilinden anlayan insanlarla yediğim
hamsiler hayatımın en güzel öğünlerinden birine dönüşüyor. Günüme bilmeden
kocaman bir mutluluk katıyor balıkçılar. Yanlarından ayrılırken bana yalnızca
“rastgele” demek düşüyor.
Balıkçılarla vedalaştıktan sonra
tatilin son demlerini de yaşasalar keyiflerinden ödün vermeyen plajlara
yöneliyorum. Kırış kırış maviliği yırtan balıkçı tekneleri üzerinde uçuşan kuşlar,
uzakta bu güneşli manzarayı kuşatan yeşil dağlar. Etrafta denize girenlerin yanı sıra bisiklete binenler, yürüyüş
yapanlar ve koşanlar göze çarpıyor.
Sahilin en çok çocuklar eğleniyor. Kanolar, deniz bisikletleri, kayıklar ve desen desen
şemsiyelerle sahilde göz alıcı bir canlılık hakim. Kısa mesafelerle sahil boyu
hem özel işletmelerle hem de halka açık plajlarla dolu. Ayrıca restoranlar,çay
bahçeleri ve seyahatinizi her daim anımsatacak anı eşyaları alabileceğiniz
hediyelik eşya dükkanları da yine sahile paralel cadde üzerinde yer alıyor. Serander
Beach, Sempati Beach, Deniz Yıldızı Beach sahildeki işletmelerden yalnızca
birkaçı. Günden geceye 7/24 bir mekan
arayanlar içinse en doğru Adres Kaya Garden Beach. Deniz,güneş, lezzetli yemekler, canlı müzik Kaya Garden Beach Esenköy’de yaz sezonunun favorilerinden. Yine balıkçı
barınağının etrafında konumlanan püfür püfür çay bahçeleri de Esenköy’ün her
daim dolup taşan mekanları olarak öne çıkıyor.
Esenköy’de güneş elini eteğini
çektiği zaman başka türlü hareketleniyor. Akşamın serinliğinde kurulan
tezgahlarda ne ararsanız bulabiliyorsunuz. Liman tarafında gün boyu taze balık
satan tezgahlara karanlıkla birlikte hediyelik eşya tezgahları ekleniyor. Taze
kekikten, bitkisel çaylara, ev yapımı doğal sirkelerden, takılara kadar her şey
akşam pazarlarında alıcısıyla buluşuyor. Sahilde bütün açık olan Esenköy
Hatıraları Ahmet isimli dükkana giriyorum. Burası her yönüyle katıksız
Esenköylü seyahat anılarına sahip olabileceğiniz yegane mekan. Bir kere sahibi
ve objeleri elleriyle yapan Ahmet Bey gerçek bir Esenköylü. Üstelik burada
satılan neredeyse her şey tam da bu sahilden toplanmış taş ve kabuklarla el
yapımı olarak meydana getiriliyor. Deniz kabuklarının verdiği ilhamla raflarda
ayıcıklar, dinozorlar ve hatta Esenköy canavarları bile gözüme ilişiyor. Esenköy’den
deniz kokan bir seyahat hatırası alıp çantama atıyorum.
Sahilin yörüngesinden uzaklaşıp biraz
ara sokaklardaki Esenköy’ü aramaya yöneliyorum. Köyün geçmişteki anılarını
yansıtan tek tük ev ve birkaç duvarı günümüze ulaşmış bir kiliseyle
karşılaşıyorum. Trajik ve unutulmuş görüntüsüyle karşımdaki bitap kilise içime derin bir keder yüklüyor. Esenköy'de zihnime kazınan son fotoğraf da bu eğri büğrü taş duvarlar oluyor. Coğrafyamızın daha iyisine layık olduğunu düşünerek denize açılıyorum.
Merhaba. Öyle güzel anlatmışsınız ki sizinle birlikte geziyormuşum hissine kapıldım. Çınarcık-Esenköy rotasındaki balıkçılar, deniz, dumanı tutan çay denize özlemimi bir kez daha hatırlattı.
YanıtlaSilPaylaşım için teşekkürler, sevgi ve selamlarımla...