İstanbul'un orta yerinde, Neogotik bir konakta, 23 bağımsız sanatçı ve 50 eser ile "Yeni Bir Dünyayı Hayal Edenler" e katılmaya ne dersiniz? Küratörlüğünü bizzat şahsımın üstlendiği sergide daha yaşanılabilir bir dünyayı tahayyül edip, heyecanımıza ortak olmak için 15 Ekim 2023 son tarih! Fakat siz o kadar da beklemeyin, gelin hep birlikte tarihi Taş Konak'ın 19. yüzyıla ışınlayan atmosferinde ileri dönüşüm malzemelerden sanatın geleneksel tekniklerine uzanan bir seçkide buluşalım. İyilik İçin Sanat Derneği ve Kalyon Kültür işbirliği ile gerçekleşen sergide yer alan sanatçılar ise şöyle sıralanıyor: Alla Güner, Artağan Pektaş, Asiye Yüce, Cengiz Üstün, Dilan Kapar, Elvan A. Güven, Gonca Göde, Gülçin K. Nevruz, Gülin Meşe, Hicran Aksöz, İpek Erfidam, Kerem Topuz, Melek Kaya, Nida Nur Erdoğan, Pelin Pekercan, Pınar Bora, Rabia Yıldırım, Seher Bedia Yılmaz, Şimal Bilgiç, Tolga Turan, Uygar Eren Kurt, Zeynep Yazıcı.
İklim değişikliği, pandemi, deprem, göç gibi geniş kitleleri etkileyen mefhumların kişisel belleklerdeki kesişimine odaklanan sergi üç serili bir döngüde sunuluyor. Tüketim, Yaban Hayatı, Yolculuk gibi alt başlıklardan meydana gelen Yeni Bir Dünyayı Hayal Edenler’de gündelik hayatın tanıdık tasavvurları farklı malzeme ve tekniklerle görselleştiriliyor. Pentür, heykel, seramik gibi sanatın geleneksel temsillerinin yanında kolaj, video, dijital sanat, ileri dönüşüm uygulamalarıyla da disiplinler arası bir aktarımla sanatçılar arayışlarını sadece anlatım diliyle değil, tekniğin imkanlarıyla da çok katmanlı bir sorgulama alanı haline getiriyor.
İstanbul bütün zamanlar boyunca farklı frekansların aynı notada buluştuğu eşsiz bir senfoni. Her sokağın ayrı melodisi, her pencerenin bir sol anahtarı var. Kıtalar arası vapur seyahati, dünyanın en eski ikinci metro hattı, Süleymaniye'nin güvercinleri, Justinianus'a dünyaya meydan okutan Ayasofya'sı, şairleri, saltanatları, sarayları ile düş gibi bir şehirdeyiz. Kıymetini bilmesek de bizi bağrına basmaya, hala sürprizler sunmaya devam ediyor. Bu sürprizlerden bir yenisini yaşamak isteyenleri Nişantaşı'nda bulunan Taş Konak/ Kalyon Kültür'e davet ediyorum. 19. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen, II. Abdülhamit döneminde inşa edilen tarihi Taş Konak'ın dışı Gotik ve Barok; iç mekanı Barok ve Rokoko üsluplarıyla şekillendirilmiş bir mücevher kutusu. Evin ilk sakinlerinden şair İhsan Raif Hanım'ın trajik yaşamı, caz üstadı Arif Mardin'in burada dünyaya gelmesi binanın sanatsal DNA'sının köklerini oluşturuyor. İçinde bulunduğumuz bugünlerde bu tarihi konak Kalyon Kültür Merkezi olarak İstanbul'un sanat gündeminin önemli bir parçası konumunda. Kar amacı gütmeyen kurumda sergiler ve bütün etkinlikler ücretsiz.
Yeni Bir Dünyayı Hayal Edenler (Küratör Metni)
Tarihsel bağlamda kentsel
gelişimin özne ile yarattığı diyalog bir gerilim ekseni dahilinde gelişir. Sanayi
Devrimi’nden sonra bu daha gözle görülür, neredeyse somut bir olgu haline
gelmiş ve 20. yüzyılda ortaya atılmış birçok kuram, ideoloji ve manifesto bahsi
geçen diyaloğun üzerinde yükselmiştir. Sanayileşen bölgelerde artan iş gücü
talebi kısa sürede geniş kitlelerin yer değiştirmesiyle sonuçlanmış ve göçle
ortaya çıkan yeni bir terminoloji doğmuştur. Üretim süreçlerindeki teknolojik
gelişimin yanında dijital teknolojiler ve biyoteknolojik atılım öznenin mekanla
ilişkisini anbean güncelleyen yeni bir tüketim algısı yaratmıştır. Yeni Bir
Dünyayı Hayal Edenler’ i bütünleyen üç seriden biri olan tüketim yaşanılan
çevreden fragmanları içeriyor. Tüketimin beraberinde getirdiği yalnızlık,
melankoli, yabancılaşma, bireysellik ve aidiyet gibi alt metinler, çalışmalarda
bazen metaforik, bazen de doğrudan okumalarla tanıdık ve tekinsiz bir anlatıya
dönüşüyor. Bilinen bütün zamanlar boyunca insan yaşamında mekânsal, düşünsel,
sanatsal ve sembolik bir paradigma yaratan mağara; olağan bir eylem olmasına
karşın içsel bir yolculuğa dönüşme ihtimaline içkin yürüme; kişisel
takvimimizin haritası olan yüzler; evrensel ve kimliksiz bir imge olarak ceket
bu anlatının görsel sözlüğünü oluşturuyor.
Yeni Bir Dünyayı Hayal
Edenler, gezegenin dengelerinin bozulması ve kaynaklarının heba edilmesine
karşı insanın arayışlarını inceliyor. Burada organik ve katışıksız olana
yönelim yine ağırlıklı olarak kent imgesi aracılığıyla görünür hale geliyor. Çünkü
kent olgusu kendisine içkin bir düalite barındırıyor. Her şeyden önce kentler
dünyada, iklim krizinin, ileri dönüşümün tartışıldığı, çözümün arayışının
merkezi. Diğer taraftan da gezegene ilişkin bütün sorunların kaynağı ve varlığını korumaya devam eden bir
tehdit olarak yükselmeye devam ediyor. Uzay araştırmaları, farklı canlı türleri
üzerine incelemeler, tıbbi stratejiler, gezegenler arası yolculuk gibi bilimle
özdeşleştirdiğimiz konuların genel eğilimde kent üzerinden okunduğu gerçeğiyle
karşılaşıyoruz. İleri dönüşüm ve bu bağlamda gerçekleşen “Yolculuk” insanın bitmek
tükenmez keşif tutkusunu ve yitirmediği umudunun bir tezahürü olarak vücut
buluyor. Dünyanın herhangi bir yeri ve anındaki zamansız, bozulmamış formlara
yönelik bir arayışın oluşturduğu temsiller kilin suyla buluşması; kağıdın
yeniden kullanılması; camın kırılganlığı, ateşin ve küfün dönüştüren gücünde
yaşamın sürekliliğini anımsatıyor.
Arkeolojik veriler
dünyanın oluşumundan bu yana birçok canlı türünün yok olduğunu açık biçimde
gösterir. İklim değişikliği, yer kabuğunun faaliyetleri bu açıdan belirleyici
olmuştur. İnsanın bütün zamanlar boyunca doğaya yaptığı her türlü müdahale bir
başka etkili faktör olarak karşımızda durur. Son dönemde yapılan çalışmalar
genellikle modern dönem öncesi göz ardı edilse de insanın ateşin icadından bu
yana gezegenin tahribatında önemli bir pozisyonda olduğu savını güçlendirir.
Yine de son yüzyılda sanayi devrimiyle ortaya çıkan doğal kaynakların tüketimi
tahribatı birçok alanda geri dönülemez bir aşamaya getirmiştir. İşte bütün bu
süreçte ortaya çıkan bir diğer gerçeklik insanın son yüzyılda yaban hayatının
detaylarına duyduğu merakın artması ve vahşi yaşamı bir tehdit olarak görmeyi
bırakması şeklinde karşımıza çıkar. Üstelik bilimsel ve teknolojik varoluşuyla
standartlarını savunan insan yaban hayatını belgesellerin ötesine taşımak
yerinde deneyimlemek için de son derece tutkulu bir tavır sergiler. Eylemleriyle
doğal yaşamı ve doğal yaşam alanlarını değiştiren insan “yeniden vahşileştirme”
idealini yansıtacak çalışmaları da Avrupa’nın farklı noktalarında hayata
geçirmiş durumda. Serginin bütününe eklemlenen “Yaban Hayatı” ile doğanın
yeniden restorasyonuyla doğrudan bir bağ kuruyor. Sanatçılar kent yaşamında
öznenin konfor alanını yaban hayatından imgelerle yeniden kurguluyor.
19. asrın bütün zarafetini ve değişim diyalektiğini yansıtan Taş Konak'ta 23 sanatçının belleğindeki yaşanabilir dünyaya açılmak için içinde bulunduğumuz bu güzel yaz günlerini kaçırmayın. Kalyon Kültür pazartesi hariç haftanın altı günü, 11:00-19:00 saatleri arasında misafirlerini ağırlıyor. Rehberli turlara her zaman katılabilirsiniz. Adres: Rumeli Caddesi, No:8 Taş Konak, Nişantaşı/ Şişli/ İstanbul.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder