25 Kasım 2018 Pazar

Dünya Zeytin Günü'nde Akhisar'da...

Derler ki “Zeytin, dünya üzerinde yetişen ağaçların ilkidir.” Ezeli ve ebedi kimliğiyle, varoluşu insanlık tarihiyle başladığı kabul edilen zeytinin ekseninde bir yolculuk için Akhisar’dayım.

Ege’nin bütün inceliklerinin kesişme noktası Akhisar. Amazonlara kadar uzanan bir kültürün mirasçısı olan bölge günümüzde başta zeytin ve zeytinyağı üretimiyle adından söz ettiriyor.

Yolu Ege’ye düşenlerin mutlaka bir vesileyle uğrak yeri olan Akhisar, tarihi serüveninde Küçük Asya’da iz bırakan bütün bildik isimleri de ağırlamış bir bölge. Büyük İskender’den Bergama Kralı Attalos’a, Julius Ceasar’dan Marcus Antonius’a, bilge Priamos’tan İmparator Konstantin’e varan liste oldukça kalabalık. Uygarlıklar, imparatorlar ve kahraman komutanlar gören Akhisar, farklı kültürlerin itinayla biriktirildiği bir sandık gibi. Erken devirlerde adını Amazon komutan Thyateira ‘nın ismiyle anılan kent, Hititler’de dahil olmak üzere Anadolu’nun kadim medeniyetlerinin göz bebeği oldu. Elverişli konumu, zenginliği, verimli tarım alanlarıyla stratejik değerini kurulduğu günden bu yana bir an bile yitirmedi.
Böylesine etkileyici bir geçmişi olan Akhisar, Ege samimiyetini yaşatan insanları, yumuşak iklimi, tarihi çarşıları, keyifli bir ahenk yakalamış geniş mutfağı ve on iki milyon zeytin ağacıyla misafirlerine mutlu anlar vadeden bir rota.







Türkiye’nin en fazla zeytin ve zeytinyağını üreten Akhisar’da hasat mevsimi gerçek bir şenlik ortamına bürünüyor. Akhisar Ticaret Borsası öncülüğünde gerçekleşen etkinliklerde bölgede zeytine duyulan minnetin, emeğin ve alın terinin coşkusu misafirlerle paylaşılıyor. Zeytin toplayan köylülerle mesaiye katılmak, doğanın cömertliğinde temiz havanın tadını çıkarmak harika bir deneyim. Hele bir de üstüne bölgenin ticaretle olan sıkı bağlarının yaşayan anıtı Tarihi Kasap Haline’de uğrarsanız, hem bir zeytinyağı müzesini ziyaret edip, hem de Akhisar sofralarının muazzam lezzetlerine başlangıç yapabileceğiniz bir restorana ulaşabilirsiniz.








Akhisar uygarlıklardan aldığı birikimi, Yörük-Türkmen geleneğiyle harmanlamış, Kurtuluş Savaşı sonrasında bölgeye yerleştirilen mübadillerle beraber damaklarda iz bırakan, sanatkar bir mutfak yaratmış bir kent. Akhisar’da her mevsimin rengi başka ama tadı bambaşka. Bu memleketin adını duyan herkesin ilk aklına gelen lezzet tabi ki köfte. Kentin tarihi çarşılarında dolaşırken, sıra sıra küçük dükkanlardan oluşan köftecilerden yükselen kokuya karşı koyamayacaksınız. Akhisar köftenin en belirgin özelliğini köfte ustası Fadıl Aydoğdu’dan dinliyorum: “Köftemiz lezzetini etinden alır. Etimiz yağını, suyunu muhafaza eder. Baharat katılmadığından etin tadı olduğu gibi korunur.”Akhisar köfte vazgeçilmez tatlardan biri olarak namının hakkını veriyor. Akhisar Ticaret Borsası Başkanı Alper Ahlat’ın önerisiyle üstüne taptaze manda kaymağı eklenmiş tulumba tatlısının da tadına bakmayı ihmal etmiyorum.






Köfte dışında Akhisar’da kırmızı et başlı başına bir ekol. Akhisar çarşıları kokoreç, pideli paça gibi tatlarıyla da bir hayli iddialı. Ancak bayramlarda ve özel günlerde kuzunun kaburga bölümündeki etin bütün olarak doldurulmasıyla hazırlanan suranın yeri Akhisar mutfağında apayrı. Etin tuzla ovulmasından, pilavla doldurulmasına, ateşte uzun uzun pişirilmesine kadar oldukça meşakkatli bir yemek olan sura, Akhisarlılar’ın lezzeti zahmetinden taşan geleneksel yemeklerinin başlıcası.

Akhisar’ın karma sofralarının diğer bir lezzetiyle yine çarşılarda karşılaşacaksınız. Muhacir Katmeri incecik hamuru zarf şeklinde katlanan, zeytinyağında ağır ağır pişirilerek servis edilen katmer Akhisar’a gitmek için müthiş bir bahane olacak.

Tarihi çarşılar içindeki yürüyüşüme 19. yüzyılda yapılan ve yakın zamanda ciddi bir onarım geçiren Dombaycıoğlu Han’ın sabırlı duvarları önünde küçük bir mola veriyorum. Akhisar merkezi bölgenin Antik Çağ kalıntılarını da görmeye imkan tanıyor. Antik Thyateira Kenti ya da halk arasındaki ismiyle Tepe Mezarlığı Ören Yeri, Roma çağının düşsel atmosferini günümüz Akhisarı’nın adeta kalbine taşıyor. Antik Thyateira’nın ardından hemen yakınındaki Arkeoloji Müzesi’ne uğruyorum. Civardaki kazılardan elde edilmiş eserler, sikkeler, yerel dokumalar, kült heykelcikler bölgenin ticaretle olan binlerce yıllık ilişkisini görünür kılıyor.

Akhisar’ın biraz dışında kalan Zeytinliova, adına yaraşır güzellikte bir yöre. Güneş burada zeytin ağaçlarından bir denize doğup, incecik yapraklara ve her bir taneye dalga dalga yayılıp, akşamüstü yine bu yeşil yaprakların ufkunda kayboluyor. Zeytin ağaçlarıyla donanmış geniş düzlüklerin ardından, Zeytinliova’nın eski evlerinin arasında moloz taş gövdesiyle dikkat çeken Karaosmanoğlu Camii’nin yıllara kafa tutan mimari formuna hayran oluyorum. Değişik zamanlarda restorasyon geçiren caminin ilk yapımı 16. yüzyıla kadar gidiyor. Kemerli bir geçitle iki sokağı birbirine bağlayan cami medrese ve kütüphaneden oluşan bir külliyenin parçası. Zamanında çevredeki bütün alimlerin toplandığı Karaosmanoğlu Camii’ni geride bırakıp, bir zamanlar kilise olan ilkokula doğru süzülüyorum. Zeytinliova’da bütün zamanlar ve bütün mekanlar iç içe. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk belediyelerinden biri olan Zeytinliova’da gölete uğrayıp etraftaki huzuru bir soluk gibi içime çekiyorum.
Zeytinyağının altın harelerinin şehri Akhisar’da halen varlığını sürdüren en önemli zanaat faytonculuk. Adını Akdeniz mitolojisinde Güneş Tanrısı Helios’un oğlu Phaeton’a borçlu olan faytonlar demirinden,işlemesine tamamen el işçiliğiyle Akhisar’da yapılıp Türkiye’ye ve dünyaya gönderiliyor. Aslına bağlı kalarak, geleneksel yöntemlerin uygulandığı Türkiye’nin tek fayton üretim atölyesini yerinde görmek takvimin tozlu sayfalarına girmek gibi.



Zeytine ömür veren memleket Akhisar. Binlerce yıl ölümsüzlükle eş değer tutulmuş zeytin.Akhisar’da zeytin kendi anlatısını sonsuza aktarırken, benim de Akhisar’daki lezzet peşindeki yolculuğum şimdilik sona eriyor.

4 yorum:

  1. Selam memleketimi ne güzel anlamışsınız. Bir hafta önce oradaydım.Manda kaymağı eklenmiş tulumba tatlısını yemedim. Sevgiyle kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel memleketiniz var, çok teşekkür ederim. Nasıl olsa manda kaymağı ve tulumba hep memlekette bir daha ki sefere yersiniz inşallah. Sevgilerimle...

      Sil
  2. Arkadaşım o bölgeden olunca geçen aylarda gitmiştik. Bizi
    çok güzel ağırladı. Soma ve Kırkağaçta kaldık, sura yaptı annesi. Fırında
    pişmiş kadayıf yedik ayrıca. zeytintyağlarımızı da aldık geldik. harika
    bir bölge..

    YanıtlaSil
  3. Akhisar' ı ne güzel anlatmışsınız, Akhisar'dan bahsederken tütün de bahsedilecek konulardan biri. Günümüzde kalmasa da Akhisar'ın önemli geçim kaynaklarından biri de tütündü geçmiş yıllarda. Emeğinize sağlık, çok güzel olmuş yazı.

    YanıtlaSil