Cumhuriyet’in ilk
yıllarında doğdu. Akademik eğitim alan ilk Türk kadın fotoğrafçı oldu. Nice
diyarlar dolaştı binlerce fotoğraf çekti. Birçok teknik imkansızlığın içinde
kendine bir stüdyo bile açtı. Birçok kişisel sergiye imza attı. Fotoğrafı hep
sanat olarak gördü ve bu doğrultuda çalıştı. Zaman geldi büyük aşkı fotoğrafı
bir şairin sevdası için yüzüstü bıraktı. Yıldız Moran bugünlerde Pera Müzesi’nde…
Türk sanatının bazı isimleri karanlıkta kalmıştır. Bir yıldız
gibi karanlığı aydınlatırlar da yine de yalnızca tozlu sayfalarda ve az sayıda meraklının zihninde yitip
giderler. Yıldız Moran da Türk fotoğraf sanatının az bilinen parlak
isimlerinden. Güncel sanatı takip edenler içinse uzak bir isim değil. Zira 12.
İstanbul Bienal’inde (2011 / “İsimsiz” / 12. İstanbul Bienali) görülebilecek en
önemli birkaç etkinlikten biri Yıldız Moran sergisiydi.
Yıldız Moran
Yıldız Moran, genç Cumhuriyet’in Genel Kurmay Dairesi Başkanlığı
görevini yürütmüş Ahmet Vahid Moran’ın kızı olarak 1932’de dünyaya geldi.
Babası aynı zamanda ilk Büyük Türkçe – İngilizce sözlüğün yazarıydı. Aydın bir
kadın olan anne Nemide Hanım’ın kız kardeşi tanınmış yazarlardan Müfide Ferit
Tek Hanım’dı. Kalabalık bir aileydi. Vahid-Nemide çiftinin beş çocuğu
bulunuyordu. Yıldız, varlıklı ve kültürlü bir ailenin içinde büyüdü.
Eğitim hayatı Robert Kolej’in son yılına kadar gayet keyifli
geçmişti. Fakat son sınıfta bir dersten kalınca farklı bir mecraya doğru adım
atmış oldu. Öncelikle resim eğitimi almayı düşündü. Ama dayısı ünlü sanat
tarihçisi Mazhar Şevket İpşiroğlu, kendisini fotoğraf konusunda yüreklendirdi. “Fotoğraf
eğitimi” gibi bir konunun hiç bilinmediği bir dönemde ailesinin imkanlarıyla
İngiltere’nin yolunu tuttu. Önce 1951’de Bloomsbury Technical College’i
ardından 1952-54 tarihleri arasında da Eailing Technical College’i bitirdi.
Böylece bir disiplin olarak fotoğraf tekniğini öğrendi.
Bu arada Portekiz, İtalya ve İspanya’yı kapsayan bir seyahate
çıktı. Bu gezi oldukça verimli geçti. Geziden döndüğünde Avrupa’nın bu renkli
coğrafyasından birçok fotoğraf çekmişti. 1953 yılında dönemin şöhretli
fotoğrafçıları Adolph de Meyer ve John Vickers gibi isimlerin asistanlığını
yaptı. Aynı yıl Cambridge Trinity College’de ilk sergisini açtı. Bu sergide
Avrupa seyahatinin fotoğrafları görücüye çıkmıştı. Sergi oldukça beğenildi ve
bütün fotoğraflar satıldı. Böylesi bir başarının ardından Londra’daki sergiler
birbirini izledi.
1954’te artık İngiltere macerasının sonu gelmişti. Yıldız
yurda döndü. İlk işi dayısı Mazhar Şevket İpşiroğlu ile Anadolu’yu karış karış
gezmek oldu. Seyahat süresince asla boş durmadı. Gezi sona erdiğinde Anadolu
insanı, yaşam tarzı ve coğrafyasına ilişkin ne varsa artık Yıldız’ın
fotoğraflarındaydı.
Takvimler 1955’i gösterdiğinde Yıldız Moran artık Beyoğlu’ndaydı.
Kallavi Sokak 20 numaralı adreste stüdyosunu kurmuştu. Kim bilir nasıl
heyecanlar yaşıyordu ve ne fotoğraflar çekmek istiyordu ama ilk önce stüdyo
ayakta kalmalıydı. Bu sebepten öncelikli olarak portre fotoğrafçılığı yaptı. Bir taraftan da
gönlünde yatan sanatsal işleri yürütmeye çalışıyordu. Aynı yıl ilk İstanbul
sergilerini de açtı.
Yıldız Moran'ın objektifinden Özdemir Asaf
"Ama ben en çok şeyi
En kısa zamanda sana söyledim...
Yalnız sana." *
Bütün bunlar gerçekleşirken araya hesapta olmayan bir şey
giriverdi. “4 Kasım 1954 saat 11:00’de” aşık olmuştu. Fotoğraflarını bastırmak
için doğru dürüst bir matbaa ararken yakışıklı şair Özdemir Asaf’ın sahibi
olduğu matbaaya girmiş ve ne olduysa burada olmuştu işte. Özdemir Asaf bundan
sonra Yıldız’ın hayatında fotoğrafın en büyük rakibi olacaktı. Yıldız ilk
çocuğunu 1962 yılında dünyaya getirdi. Profesyonel fotoğrafçılık kariyerini bebekle beraber noktalamıştı. Bebeğini kucağına aldığında henüz Özdemir Asaf’la
evlenmemişti. Evlilik 1963’te gerçekleşecek ve çiftin iki oğlu daha olacaktı.
Yıldız Moran ilerleyen yıllarda edebiyatla ilgilendi. Çeşitli
çeviriler yaptı, sözlükler hazırladı. Fotoğrafla hep ilgilendi ama
profesyonelliğe geri dönmeyi asla düşünmedi. 1995 tarihinde Özdemir Asaf’tan 14
yıl sonra hayata veda etti.
Yıldız Moran'ın fotoğraf stüdyosu dönemin kültür sanat ortamının aynası adeta.
Haldun Dormen'den Mücap Ofluoğlu'na, Halikarnas Balıkçısı'ndan Peyami Safa'ya,...Moran'ın objektifinde kimler yok ki...
Türkiye’nin ilk profesyonel ve ilk akademik anlamda eğitim almış kadın fotoğrafçısı...
Ne yazık ki hakkında bilinenler çok kısıtlı. Ama bu kadarı bile ne kadar cesur
bir kadınla karşı karşıya olduğumuzu anlamaya imkan tanıyor. Fotoğrafın 1839’da
başlayan tarihi içinde Yıldız Moran isimli bir kadın varmış, Türkiye’den çıkmış
İngiltere’de kendi başına eğitim almaya gitmiş. Büyük bir aşkla sarıldığı
fotoğrafla yaşamını 12 yıl sürdürmüş. Aşk için fotoğrafla vedalaşmış ama asla
pişman olmamış bir kadın…Fotoğrafın gölgede kalmış esas kızı…
Yıldız Moran’ın fotoğrafları bugünlerde Pera Müzesi’nde.
Sanatçının 1950 ile 1962 arasında gerçekleştirdiği 8000 negatif arasından seçilen
fotoğraflardan oluşan sergi “Zamansız Fotoğraflar” başlığını taşıyor. Gerçekten
başlığının hakkını veren fotoğraflarla yüz yüze geliyorsunuz. Yıldız Moran retrospektifi bütün klişelerden
uzak fotoğraf arayanlara yeni bir kapı aralıyor. Hem teknik özellikleriyle hem
de anlatım diliyle gerçekten alışılmışın dışında bir tat Yıldız Moran…İstanbul,
Anadolu, portreler, manzaralar, haller, durumlar basmakalıp kompozisyonun
dışına taşmış. Klişe trajik görüntülerden özenle kaçınılmış, kendi çağından kurtulmuş, her çağa nüfuz etmiş ve gerçekten tüm zamanlara ait fotoğraflar ortaya
çıkmış.
"Zamansız Fotoğraflar" 27 Kasım 2013 ile 19 Ocak 2014 tarihleri arasında izleyiciyle buluşuyor. Son günleri ama halen vakit varken görülmeye değer...
* Özdemir Asaf / Kıvılcım / Sen Sen Sen (1956)
İstanbul da olsam mutlaka görmek istediğim bir sergi. Elinize sağlık.
YanıtlaSilUmarım bir yerlerde Yıldız Moran'la rastlaşırsınız.Çok teşekkür ederim.
SilSanırım 3 yada 4 hafta önce gitiim, Yıldız Moran sergisine, o tarihlerde, o şartlarda çekilmiş fotoğraflar olmasına rağmen tek kelime ile muhteşemdi, bayıldım. Zamansız fotoğraflar, gerçekten de fotoğrafları çektiği tarihleri not etmemiş Yıldız Moran, sergi müdürü o yüzden sergiye bu ismin verildiğini anlattı.
YanıtlaSilİyi ki bahsettiniz bu sergiden, kaleminize sağlık :)
Sevgiler
Çok teşekkür ederim Sevda Hanım, çok zarifsiniz:)
Sil