Zengin bir konağın, kendi halinde çalışanları…Bir Haziran
sabahı sokağa dökülen #direnİşçi ’lerle birlikte hayatları değişmeye başlıyor. Bu
“tarafsız” mutfak bir memleketin özeti oluveriyor. Vasıf Öngören onlarca yıl
öncesinden tiyatro izleyicisinin nabzını tutuyor ve diyor ki “İnsan kime hizmet
ettiğini düşünmeli…”
“Yıllardan 1970,
aylardan Haziran'dı…”
15-16 Haziran 1970 tarihinde Türkiye’de yer yerinden oynadı.
Mesele birkaç gün önce 274 Sayılı Kanun’un belirli maddelerinde yapılan
değişiklikti. Bu sendikalar yasası ile toplu sözleşme ile ilgili kanunun
“güncellenmesi” anlamına geliyordu. Bundan böyle işçiler diledikleri sendikayı
seçemeyecek ve bunun kaçınılmaz sonucu olarak da o yılların yeni oluşumu DİSK kapatılacaktı.
14 Haziran’da sendika yöneticileri ve işçi temsilcileri bir
toplantı yaptı. Toplantının sonucu aslında 15 Haziran sabahı meydanlara yürüyen
on binlerden anlaşılıyordu. İşçi, haklarını savunmak üzere harekete geçmişti.
Aslında sıradan bir Pazartesi sabahı olarak gün normal biçimde başlamıştı.
Mesai saati gelip çattığı anda önce İstanbul’un farklı noktalarından protestocu
işçiler sokaklara döküldü. Alibeyköy’den Kartal’a durdurulamaz bir kalabalık
akıyordu. Protestolar İstanbul’un kalbi Taksim’i de içine almıştı. Tanklarla
yol kesen asker işçilere mani olamıyordu. Yıllar sonra bu anları anlatanlar
“asker de bizim askerimiz deyip tankların üzerinden atladık” diyeceklerdi.
İşçilerin Avrupa yakasındaki ilerleyişini durdurmak ve birleşmesini engellemek üzere
vapur seferleri iptal edilmiş ve Galata Köprüsü kaldırılmıştı. Pes etmeyen
kalabalık sandallarla denizi aşıyordu.
Resim: http://www.birlesikmetal.org/album/15-16Haziran1970/Cumhuriyet/index.html Cumhuriyet Gazetesi'nin Sıkıyönetim haberi... |
Resim: http://www.birlesikmetal.org/album/15-16Haziran1970/Gunaydin/index.html Günaydın Gazetesi'ne 15-16 Haziran olaylarının yansımaları. Bu arada Kocaeli, Gebze ve İzmit’te de geniş kitleler direnişe geçmişti. Neredeyse yüz bin civarında işçi yasayı protesto ediyordu. Fabrikalar durmuş, ulaşım kilitlenmiş ve birçok arbede yaşanmıştı. Türkiye ilk defa böylesi büyük ve etkili bir işçi eylemi görüyordu. Direnişin ikinci günü olan 16 Haziran İstanbul ve Kocaeli için sıkıyönetim ilan edilmişti. Aynı günün akşamı DİSK’in “direnişe son verin” çağrısıyla işçiler evlerine döndü.
Olayların sonunda 3 işçi ölmüş, yüzlerce yaralı kalmıştı.
Ancak işçiler istediğini almıştı. İlgili kanun maddesi 1972 yılında
değiştirildi. Sıkıyönetim yaz boyu sürdü. Birçok işten çıkarma, tutuklama,
gözaltılar işçilerin peşini bırakmadı. Yalnızca ilk üç ay olaylara karıştığı
gerekçesiyle işten atılan işçilerin sayısı neredeyse on bini buluyordu.
İşçilerin üzerindeki baskı şiddetle tırmanırken DİSK direnmeye devam etti. Onu
ortadan kaldırmak için 12 Eylül 1980 beklenecekti…
Zamanımızda 15-16 Haziran direnişi Türkiye’de işçi
sınıfının sosyal ve politik açıdan ulaştığı bilinci göstermesi açısından bir
kırılma noktası olarak görülmektedir.
Vasıf Öngören’in Zengin Mutfağı yeniden…
Bütün toplumsal hareketlerde olduğu gibi 15-16 Haziran
hareketi de sanata bir sürü alanda ilham vermiş. Kimi zaman bir şairin dizesi
olmuş, kimi zaman bir müzisyenin bestesi, bazen de sahneye taşınmış bir tiyatro
adamının ustalığıyla.
Tiyatro oyunu olarak Zengin Mutfağı, bütün bu bahsi geçen
olaylar sırasında “tarafsız” bir mutfak aslında. Yani oyunda onlarca işçi,
slogan, eylem, pankart falan yok. Zengin
bir fabrikatörün evinin bir elin parmaklarını geçmeyen personelinin çalıştığı
bildik bir mutfak!
Sonra 70’li yılların kaotik ortamı gelip sarıveriyor konağı
da mutfağı da. Gündelik telaşların arasına karışıyor radyodan yükselen
haberler. Ve bazen de evin beyinin can sıkıntısı. Bir metcezir manzarasına
dönüşüyor mutfak çalışanlarının zihni. Sıkça
duyulan bir cümle oluyor kısa sürede “İnsan kime hizmet ettiğini düşünmeli…”. Nihayetinde
herkes bir yol çizmek zorunda kalıyor kendine…
Zengin Mutfağı'nın tam kadrosu:
Murat Garibağaoğlu, Irmak Örnek, Ozan Gözel, Ali Mert Yavuzcan, Selçuk Yüksel.
Zengin Mutfağı, Türk tiyatro tarihinin en önemli isimlerinden
Vasıf Öngören’in imzasını taşıyan bir eser. 35 yıl sonra yeniden sahnelenen
oyun, bu sefer Vasıf Öngören’in oyuncu kökenli kızı Aslı Öngören tarafından
sahneye konuluyor. Oyunun tamamı bir mutfakta geçiyor ve didaktik yönü öne
çıkıyor. İlk perde biraz ağır kalsa da ikinci perdeyi heyecanla takip
ediyorsunuz. Epik Tiyatro’nun olmazsa olmazı müzik ve şarkılar için özel bir
çalışma yapılmış ve oyun boyunca bunun tadına varıyorsunuz. Söylemi son derece
açık ve kesin. Şehir Tiyatrolarında uzun zamandan sonra izleyiciyle buluşan en kaliteli
ve cesur metne sahip; oyunculuklarıyla göz dolduran sağlam bir oyun. Vakti zamanında Şener Şen, Erdal Özyağcılar gibi isimler oyundaki karakterlere can vermiş. Doğrusu yeni nesil oyuncular da bu isimlerden hiç de geri kalmayan bir performans sergiliyor.
Zengin Mutfağı izleyiciyi bir sürü değişik sebepten kendine
çekebilecek bir yapıda. Ancak izlerken bir süre sonra mevzu çok tanıdık gelmeye
başlıyor. 70’leri görenler “elbette tanıdık gelecek” diyebilir…
Ama bu
tanışıklık bizim gibi daha yeni kuşaklar için çok daha yakın bir zamanı işaret
ediyor. Olaylara, konulara, kişilere aşinayız derken birden bire çok bildik cümlelerle karşı karşıya geliyoruz. Örneğin Komünistlerin ne kadar tu kaka olduğunu anlatan bir karakterin ağzından şunlar dökülüyor :
“Kızlı erkekli evlerde kalıyorlar”.*
Şaşırıyoruz.
Böylesi bir
kısır döngünün içinde olmamıza şaşırıyoruz.
Vasıf Öngören’in yıllar öncesinde
sunduğu aynadan hala aynı biçimde göründüğümüze şaşırıyoruz.
Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nden serin
İstanbul gecesine çıktığımızda tarifsiz bir burukluk yaşıyoruz.
İster istemez aşçı
Lütfü Pehlivan’ın bir cümlesi gelip dilimize dolanıyor:
“Faşizmin gelmişini de geçmişini de geleceğini
de…”
Tiyatro susmaz…
* Bu cümle orijinal metinde de aynen bulunmakta. Yeniden
sahnelenirken eklenmiş bir bölüm değil.
Meraklısına acil not: Oyunu izlemek isteyenler acele etmeli.
Oyun, yeniden sahnelendiği ilk günlerde (Aralık 2012) siyasi nedenlerle küfürlü
saldırıya uğradığından birkaç ay gösterimine ara verilmiş. Tekrardan sahnedeyken
fırsatı değerlendirmek gerek!
|
Müthiş bir oyun.
YanıtlaSilŞu anda Unkapanı Reşat Nuri Sahnesi'nde oynuyor...