O her iki dünya savaşının dehşetini, onlarca iç savaş felaketini iliklerinde hissetti. Sachsenhausen’den Auschwitz’e altı köşeli
yıldızlarla damgalanmış insanların yüzlerine dokundu. “Barış, kardeşlik,
özgürlük” vaadiyle gelen orak çekiçli devrimin kahramanlarını ve aydınlarını Gulaglarda,
Sibirya cehenneminde Satürn’ün evlatlarını yediği gibi yediğine tanık oldu.
Guernica’da önce ölümle ardından Picasso’yla yüzleşti. Hiroşima’ya acımazsızca
bırakılan “Little Boy” tutuşturunca küçük kızların saçlarını anladı “uygar” insanın
lanetini…
O bir kaplumbağa, Darwin’in kaplumbağası!
Dur
durak bilmeyen tiyatro üstadı Ali Poyrazoğlu geçtiğimiz bahardan bu yana
"Kaplumbağa" isimli oyunu sahneliyor. Kaplumbağa, İspanyol oyun
yazarı Juan Mayorga’nın elinden çıksa da Ali Poyrazoğlu onu usta bir terzi gibi
yeniden biçimlendirmiş. Ve ortaya bir “vahşet sirki” sahnesi çıkmış. Tabiri
caizse oyun izleyiciyi sürekli formatlayan, didaktik yönüne rağmen, temposundan ödün
vermeyen harika bir yapıta dönüşmüş.
Resim: http://sozcu.com.tr/2013/roportaj-magazin/chp-ve-mhpnin-de-akil-insanlari-olmali-304368/ Ali Poyrazoğlu / Bülent Kayabaş/ Nur Gürkan / Özdemir Çiftçioğlu |
Son Söz…
Soluk
soluğa alkışlarımızın sonunda Ali Poyrazoğlu olanca mütevazılığı ile “birlikte
oynadık” diyor seyircisine. Uzun uzun açıklıyor Kaplumbağa’yı. Oyunun arka
planını öğreniyoruz. Hatta oyun esnasındaki bazı detayları da açıklıyor.
Kimsenin aklında eksik bir nokta kalmasın ister gibi. Tiyatroya yeni
başlamış kadar heyecanlı Darwin’in kaplumbağası kadar bilge bir adam var
karşımızda. Dediği gibi oyunu evimize de getiriyoruz. Bundan sonra gittiğimiz
her yere de götüreceğiz muhtemelen….
Tiyatro asla susmaz... Hazır fırsat varken Kaplumbağa’yı ziyaret etmeli…
Gerçekten güzel bir tiyatroydu. Bir kelime ile güldürüp ardından gelen kelime ile seni tekrar oyuna odaklıyor. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.
YanıtlaSil