12 Eylül 2024 Perşembe

Duydun mu? Brieflyart'ta

Kuşe kağıda basılmış, yaldızlı hayatlar artık hayal değil. Dijital dünyamızda hepimiz pullu payetli ve tüketmeye çok hevesliyiz. Yaza resmi olarak veda ederken, Gümüşsuyu'nda küratörlüğünü üstlendiğim yepyeni sergim Duydun mu? ile teselli bulmaya hazır mısınız? Hani meşhur replikte "Bilin bakalım ben bu yaz neredeydim?" diyor ya Badi Ekrem, işte ben bu yaz hep harikulade galerilerdeydim. O zaman rotayı Beyoğlu'na çevirip önce "Duydun mu?" ile başlayan bir rota çizelim.

 Taksim'den Gümüşsuyu'na inerken sağda Brieflyart'ı elinizle koymuş gibi bulacaksınız. Buket Ada Kılıç, Burcu Filiz, Esra Meral, Halil Eren, Mihriban Mihrap, Özge Günaydın ve Pınar Bora gibi sanatçıların eserlerinden oluşan seçki tüketim ve sanat ilişkisine odaklanıyor. 
 İlk durağın ardından hali hazırdaki diğer sergilerimizi de yazının sonundaki linklerle programınıza dahil edebilirsiniz. Hayat bu Eylül'de size bolca sanat getirmiş olabilir? O halde bana kulak verebilirsiniz. 




Küratör Metni: Duydun mu?
Dünyada üretim biçimlerinin değişmesi ve makineleşmeyle birlikte, ihtiyacın ötesinde bir alan olan tüketim hızla gelişir. Medyanın tüketim alanının en önemli argümanı olması manipülatif
etkilerle tüketim sosyolojisini olağan hale getirir. Yeni bir arz talep dengesi yahut dengesizliği ortaya çıkaran bu pratikte sanat da tekrar edilebilir, çoğaltılabilir ve hatta nesneye indirgenebilir bir dizgede ele alınmaya başlar. 
Sıradan hayatın içinde basılı ve renkli medya ile rekabet edebilen sanat 20. yüzyılın ikinci yarısında sıradan hayatın, bildik bir uzantısıdır. Sanat idealize edildiği, bir kült gibi incelendiği sistemden çıkarılır. Artık her şey sanat nesnesi olabilecektir. Walter Benjamin bu durumu “aurasızlaşma” olarak niteler. Benjamin “aurasızlaşmayı” izleyiciyi sanatla yakınlaşma açısından olumlu bir perspektifle değerlendirir. Pop Art sanatın aurası’nı söküp alırken, cüretini tüketimden aldığını da ifade etmekten kaçınmaz.
Duydun mu? öznenin tüketim ile olan kaotik ve bir o kadar abartılı ilişkisini alelade fakat tanıdık bir diyaloğa dönüştürüyor. Prestijden modaya, kimlikten nostaljiye her şeyin tüketimle
ilişkilendirildiği bir örüntünün içinde kulaktan kulağa yayılan bir diyaloğun yabancılaştıran
etkisinden hareket eden Duydun mu? herkesin aklından geçen düşünceleri görsel bir
sözlükle, güncel yorumuyla dikte ediyor.
Globalleşme ve dijital devrim hafızanın kalıcılığını an ile takasa sokulurken bildik ve geçici gündem Duydun mu? ile belleğe alınıyor. Böylece tüketimin her an demode olma tehlikesi
de sanat yapıtına dönüşerek yeni bir fenomen oluşturuyor. Duydun mu? geçicilik ve kalıcılık arsındaki dualitenin arasındaki sonsuz çekişmeye popüler kültür üzerinden kolektif bir parantez açıyor.











Duydun mu? ekibiyle araya bir de doğum günümü sıkıştırmış olabiliriz. Serginin devamı için kendinizi Taksim'e ışınlamanızı tavsiye ederim. 20 Eylül 2024 son gün! Duymayan kalmasın o halde! 


Dikkat:  Girişte bahsettiğim rotaya devam etmek isteyenler #ŞimdiBeyoğlu ve Zamanın Ardında: İstanbul-Roma bir tıkla bu düşünceyi hayata geçirebilirler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder