“Çello çalmayı en çok arzu ederim.
İnsan sesine o kadar yakındır ki!”
İsmet İnönü *
Bazı isimler vardır tarih
kitaplarında okuduğumuz, kahramanlıklarıyla övündüğümüz, siyah beyaz
görüntülerde izlemeye alıştığımız, büyük işler yaptığını bildiğimiz…Böyle güçlü
kişiliklerden biridir İsmet İnönü hem Türkiye hem de dünya tarihi için.
Garp Cephesi’ndeki başarılarıyla
göğsümüz kabarır; Churchill’i hazır cevaplılığıyla alt etmişliğine kahkahalarla
eşlik ederiz…Klasik müzik sevdiğini de duymuşuzdur da tarih geleneğimiz askeri
ve siyasi yaşamı anlatmayı uygun bulduğundan bu konuyla pek alakadar olamamışızdır.
Resim:http://www.tccb.gov.tr/sayfa/cumhurbaskanlarimiz/ismet_inonu/
İsmet İnönü ve Winston Churchill / 30. Ocak. 1943 / Adana
Atatürk ve İsmet İnönü Ilgın Manevraları'nda / Nisan 1924
Yemen Çölleri’nde Klasik Müzik…
Aslında İsmet Paşa’nın klasik müziğe
duyduğu ilgi gençlik yıllarına dayanıyordu. Yemen’de genç bir askerken bir
Fransız demiryolu şirketinden kalan taş plaklarda duymuştu Beethoven’ın,
Vivaldi’nin, Handel’in çok sesli müziğini. İlk karşılaştığı andan itibaren
bağlanmıştı klasiklere genç Osmanlı subayı. Başta eşi Mevhibe hanım olmak üzere
herkesi klasik müziğe karşı heveslendirmeye çalışmıştı. Hatta Mevhibe hanımı teşvik etmek için ona
bir piyano bile hediye etmişti. Önceleri cephelerden desteklediği klasik müzik
faaliyetlerini başbakanlığı döneminde bu sefer yurt geneline yaymaya çabaladı.
Artık dış temsilciliklerden köy enstitülerine kadar klasik müzik en önemli
uğraş alanlarından birini oluşturuyordu. Zaman geldi Nazi zulmünden kaçan müzik
adamlarına da imkan sağladı, zaman geldi mali yetersizlikler nedeniyle eğitim
alamayan yetenekli çocukları yurt dışına eğitime gönderen yasanın çıkmasını da
olanaklı kıldı. Görevi gereği gittiği yurt dışı seyahatlerinde de opera ve
klasik müzik konserlerine mutlaka fırsat yaratıyor ve gözlemlediği yenilikleri
Türkiye’deki yetkililere üslubunca aktarıyordu.
Resim:http://www.yeniansiklopedi.com/wp-content/uploads/2012/11/ismet-in%C3%B6n%C3%BC-ve-e%C5%9Fi.jpg
İsmet İnönü ve Winston Churchill / 30. Ocak. 1943 / Adana
İsmet Paşa’nın koltuğu…
Ankara’da geçirdiği yıllar boyunca
zamanı elverdiğince bütün temsillerin baş misafiriydi. Yemen Cephesi’nden
işitme duyusunu büyük ölçüde yitirmiş halde dönmesine rağmen klasik müzik
tutkusundan kopmamıştı. Bu nedenle Ankara’daki konser salonunda kendisi için
yapılmış, hoparlörlü bir koltuğu bile bulunuyordu. Bu koltuk uzun yıllar Paşa’ya
hizmet etti ta ki iktidarı Demokrat Parti ele geçirene kadar. Adnan Menderes ve
diğer parti ileri gelenlerinin ilk icraatlarından biri İsmet Paşa’nın
hoparlörlü koltuğunu ortadan kaldırmak oldu. Hiç şüphesiz bu durum İsmet
Paşa’yı oldukça üzecek hadiselerden biriydi. Yoksa bir konser koltuğuyla
hükumetin ne alıp veremediği olabilirdi ki!
Elbette bu tip girişimler Paşa’yı
klasik müzik takibinden alıkoyamamıştı. O kadar ki ölümünden birkaç hafta önce
hasta yatağından kalkıp yine bir klasik müzik konserinin yolunu tutmuştu! Böylesi bir tutkuydu işte onunki!
Resim: http://www.yeniansiklopedi.com/wp-content/uploads/2012/11/ismet-in%C3%B6n%C3%BC-ve-e%C5%9Fi.jpg
Mevhibe İnönü ve İsmet Paşa
İsmet
Paşa’nın Çello’su…
Bir ömür boyu süren siyasi yaşamında
sadece 1937 sonbaharından 1938 sonbaharına kadar olan süreyi kapsayan bir
dönemde “boş vakti” olabilmişti. Bu da Atatürk’le düştüğü bir anlaşmazlık
sonucu başbakanlık görevinden istifa ettiği dönemdi. İşte bu süre zarfında en
büyük hayallerinden birinin peşine düştü. Derhal bir çello aldı ve tanıdığı
hocalardan dersler almaya başladı. Hatta işitmeyen kulaklarına uygun bir ayar
bile yapılmıştı çelloya. Pembe köşkte
İsmet Paşa’nın ahenkli sesler çıkartmaya
çabaladığı çellosu duyuluyordu artık!
Erdal ve Mevhibe İnönü oğullarıyla
“İsmet Paşa çello çalmayı ne kadar
ilerletebildi?” sorusu bir muammadır ama bu konuda gerçekten istekli olduğu açıktır.
Sanata karşı olan sevgisini tabana yaymak isteyen ve bu doğrultuda reformlar
yapan nadir devlet adamlarımızdandır. Muhtemelen de çello çalmaya niyetlenen
tek devlet adamıdır. Bu nedenle de benim gözümde en iyi çellistten daha iyidir!
Nebil Özgentürk’ten Sanatımızın Hatıra Defteri…
Yukarıdaki müthiş hikayeye Nebil
Özgentürk’ün hazırlayıp sunduğu “Sanatımızın Hatıra Defteri” isimli belgesel programda
rastladım. Nebil Özgentürk, çocukluğumun “Bir Yudum İnsan”ını yapardı tekrarlarını
bile keyifle takip ederdim. Şimdi Özgentürk “Sanatımızın Hatıra Defteri” ile
izleyicilerini bir kez daha ekrana tabiri caizse “kitliyor”. Programda sanat ve
kültür tarihimizin sisler altında kalmış olayları ve kişilikleri yeniden hayat
buluyor. Ünlü sanatçıların canlandırmalarıyla da gerçekten farklı bir
duygu yaşıyorsunuz. İsmet İnönü’yü canlandıran oyuncu Ayberk Atilla’ya ve
programda emeği geçen herkese sonsuz teşekkür ediyor; gelecek programları da
merakla beklediğimi eklemek istiyorum.
Meraklısına Not:
Sanatımızın Hatıra Defteri’ni TV sever sevmez herkese tavsiye etmek boynumun
borcudur! Televizyon bazen çok güzel bir alet J
*Sanatımızın
Hatıra Defteri isimli programdan alınmıştır.
Ne kadar kötülenmeleye çalışılır halbuki İsmet Paşamız, ne nankör insanlar vardır memlekette bir bilsen ah ah!
YanıtlaSilAslında bunu tam da onlara yönelik olarak yazdım. İnsani olarak herkesin olumlu olumsuz özellikleri vardır. Ancak yukarıdaki gerçekten hayranlık duyulacak bir şey...Bunu daha çok kişi bilsin istedim.
Sil