Rönesans’ın isyankar eğilimi Maniyerizm’in Medici sarayındaki temsilcisi
Bronzino. Gizemli alegorik tabloların, sofistike portrelerin yaratıcısı. İhtişamı
sınırlı bir zarafetle yansıtan, saray portreciliğini çağdaş biçimde yorumlayan
bir Rönesans ustası.
Agnolo Bronzino, Rönesans’ın zaferini ilan ettiği, sanata, siyasete ve hayata
karıştığı 1503 yılında Angelo di Cosimo adıyla Floransa’da dünyaya gelir.
İlerleyen yıllarda saçının ya da teninin rengi sebebiyle Bronzino olarak anılacak
ve kendisi eserlerini bu isimle imzalayacaktır.
Dönemin Floransa’sı sokaklarında ünlü ressamların ve filozofların dolaştığı,
çarşılarında dünyanın dört bir yerinden gelen lüks ve egzotik ürünlerin yer
aldığı, devingen mizaçlı ve enerjik bir şehirdir. Ailesi yeteneğini fark edince ilk
eğitimini almak üzere Raffaellino del Garbo’nun atölyesine verilir. Del Garbo
atölyesi çoğunlukla dini eserler üreten ve Rönesans ilkelerini sıkı sıkıya
uygulayan bir yapı olarak çocuk yaştaki Bronzino’ya mükemmel bir altyapı
kazandırır. Eğitim hayatında asıl mihenk taşı Maniyerizm üstadı Pontormo ile
yolunun kesişmesiyle gerçekleşir. Pontormo ile birlikte Bronzino özgün
üslubunu inşa eder ve Florasa’nın varsıl sanat hamisi Medici ailesinin dikkatini
üzerine çekmeyi başarır.
16. yüzyıl Avrupa’da Mediciler’in geniş kitlelerce tanındığı, Floransa’da da siyasi
ve ekonomik bakımdan güçlendiği bir süreçtir. 1539’da Bronzino, bankacılık
faaliyetleriyle uğraşan ve Floransa’yı kültür ve sanat merkezi haline getiren bu
ailenin resmi ressamı olarak görevlendirilir. Aynı tarihte sanatçı, Floransa
büyük dükü I. Cosimo de Medici’nin, İspanya Valisi’nin kızı Eleonora di
Toledo’yla gerçekleşecek düğün organizasyonunun dekorasyonunu üstlenir.
Rönesans insanının çok yönlü dehasının bir temsilcisi olarak üzerine aldığı
görevi özenle yürütür. Bu çalışmalar sırasında hem I. Cosimo de Medici’yle hem
de Eleonora di Toledo’yla ilişkileri sağlamlaşır ve iş ilişkisi aynı zamanda
dostluğa dönüşür.
Bronzino bu dönemde kutsal kitap sahnelerinin yanında portreciliğiyle de adından söz
ettirmeye başlar. Portreleri duru bir netlik ve katışıksız bir mükemmellik
idealini yansıtır. Özellikle Toledo di Eleonora için yaptığı portreler, yeni bir
temsil geleneği yaratma konusunda çığır açar.
Toledo’lu Eleonora’nın oğlu Giovanni ile birlikte resmedildiği tabloda
duygulardan azade edilmiş iki hanedan mensubunu görürüz. Anne ve çocuk
arasındaki şefkatin yerini, izleyiciyi de saran resmiyet almıştır. Asalet simgesi
beyaz tenleri sedef kadar donuk, giysileri Floransa’nın en ihtişamlı ailesine
yakışır zenginliktedir. Düşesin elbisesindeki brokar kumaşın ağırlığı ve sertliği,
ellerin üstüne gelen bölümdeki ipekli kumaşın narinliği, işlemelerdeki özeni
hissetmemek olanaksızdır. Duruşundaki kusursuzluğu sağlamak için sert bir
korse giymiştir. Bilindiği gibi vücudu ikonik bir forma sokan korselerin
Avrupa’daki yükselişi tam da 16. yüzyıldır. Cenaze kostümü de dahil olmak üzere
bu korselerin erken kullanıcılarından biri Eleonora’dır.
Düşesin elbisesinde
dikkati çeken stilize nar motifi onun anneliğine bilinçli olarak yapılan bir atıf olarak karşımıza çıkar.
Eleonora Doğu’dan gelen kumaşlara olduğu kadar, şöhreti Avrupa’ya yayılmış
İtalyan dokumalarını da tercih ediyordu ve işleme ustalarının en iyileriyle
çalışıyordu. 23 yaşındaki düşesin mücevherleri de Medici kimliğini ve
Eleonora’nın anneliğini, dolayısıyla Medici hanedanının kalıcılığını vurgulamak
üzere seçilmişti. Boynundaki büyük ve biçimli inciler Eleonora’nın güzelliğinin
yanında erdemli bir kadın olduğunu vurguluyor. Elbisenin omuzlarındaki altın
işlemeler ve saçlarını topladığı file de incilerle bezenmiş. İspanyol tarzında
fileyle geride toplanmış saçları inci küpelerini görünür kılıyor. Düşesin
mücevherleri incilerden ibaret değil, boynundaki inciler büyük bir elmasla
sonlanıyor. Belinde de elmas ve yakutlarla süslü bir kemer takıyor. Eleonora’nın
mücevherleri, Medici sarayının kuyumcusu ve heykeltraşı Benvenuto Cellini’nin
tasarımıdır. Düşesin giysi ve mücevher tercihleri bilinçli bir mesaj içerirken,
Bronzino’nun portre için seçtiği malzeme de aynı amaca hizmet eder.
Sanatçının fonda kullandığı mavi, lapis lazuliden elde edilen bir pigmenttir.
Rönesans boyunca pahalı olması sebebiyle çoğu zaman sadece Meryem Ana’nın
elbiselerinde kullanılan maviden ressam, katı bir zarafet içindeki Eleonora için
alışılmadık bir fon oluşturmayı seçmiştir. Figürü çarpıcı biçimde öne çıkaran fon, düşesin
başının etrafında bir aydınlık alan oluşturur. Dinsel resimlerdeki haleleri
anımsatan bu uygulama izleyiciye figürlerin erişilmezliğini bir kere daha
anımsatır.
İspanyol kökleriyle gurur duyan Eleonora, siyasi evliliklerin normal olduğu bir
devirde, kaderin cilvesiyle aşk evliliği yapmış şanslı bir kadın figürü olarak
karşımızda durur. Kritik dönemlerde kocasının görevlerini üstlenmiş, 11 çocuk
doğurarak Medici tahtını güvenceye kavuşmasını sağlamıştır. Düğün
merasiminden itibaren tıpkı eşi gibi İtalyan sanatçılarla sağlam ilişkiler kuran entelektüel bir karakterdi.
Bronzino, düşesin bugün dünyanın farklı noktalarında sergilenen birçok
portresini yaptı. Günümüzde Prag’ta yer alan Eleonora di Toledo tablosunda,
düşes kırmızı ve İspanyol tarzı bir elbiseyle görülür. Elbisenin omuz kısmındaki
incili detaylar Medici hanedanına bir gönderme ve düşesin istikrarlı tarzının bir
tekrarıdır. Ressam bu defa parmağındaki yüzüklerle ve elinin pozisyonuyla
Eleonora’nın tarihi rolüne dikkat çeker.
Not: Vogue Türkiye Ekim 2021 sayısı için kaleme aldığım Bronzino'lu yazı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder