Başlığa bakıp, dudak bükenler, Bernini’ye paha
biçemeyenler, Rönesans’tan çok kalbi Barok için atanlar toplanın İtalyan Merkez
Bankası’na gönül koymaya gidiyoruz. Her ülkenin özgün parasının olduğu Euro’nun
tekelleşmesiyle ortamın sevimsizleşmediği eski günlerden bir hatıranın
peşindeyiz. 50000’lik İtalyan Liret’inin üzerindeki Bernini’ye çevrilen
spotları yakmanın, ışığın aydınlığında biraz geçmişi kurcalamanın tam zamanı.
Para yüzünden hep mutsuz mu olalım? Biraz da parayla saadeti konuşalım!
İşte ekrandan bana göz kırpan, Mart 1984'te basılan paralardan bir tanesi yukarıda görülen 50000 Liret'lik banknot. Paranın ön yüzünde Barok dönemde ekol yararmış heykeltıraş ve mimar #gianlorenzobernini 'nin portresi ve Roma'daki sayısız eserinden biri olan Triton Çeşmesi yer alıyor. Arka yüzde yine sanatçının imzasını taşıyan Scala Regia /Vatikan ve Konstantin'in Rüyası temalı atlı heykel bulunuyor.
Bernini, 19. yüzyılın katı Klasizmi içinde, özellikle
heykeltıraş olarak yerden yere vurulmuş olsa da artık herkes onun Barok
heykelde öncü bir isim olduğunu ve bir ekol yarattığını kabul ediyor. Ünlü bir
akademisyenin kendisi için " Shakespeare için drama neyse, Bernini için de
heykel o ..." gibi bir cümle sarf etmişliği bile var. Bugün Roma'da
listelerde tik atılmış yerleri üstünkörü gezerken adına en çok rastlayacağınız
isim Bernini. Sanki bütün zamanların en üretken sanatçısı gibi gelse de kocaman
bir atölyesi ve kendisinin yetiştirdiği onlarca yetenekli heykeltıraşı olduğunu
unutmamak gerek. Atölyesi bir fabrika gibi çalışıyordu ve Bernini sipariş alma
politikalarını mükemmel yöneten bir diplomatik kişilikti. Bugün hala bu atölye
sistemiyle çalışan, hatta imzalarını bile asistanlarına attıran sanatçılar
olduğunu da belirteyim
Yaşamı boyunca birçok papa, kardinalin ve hatta
sınırları aşıp XIV. Louis 'nin hizmetinde çalışmış bir sanatçıdan
söz ediyorum. Yeteneği övülüp, değeri ödenmiş bir usta. Hayattayken çok
zengin oldu ve birçok meslektaşının aksine parayı doğru yönetmeyi başardı. Bir
banknota en basılası en Barok sanatçı desem abartmış olmam. Bernini'nin diğer bir özelliği çalışmaktan yılmayan, sabırlı karakteri. Adeta heykektıraş ve mimar olmak için yaratılmış bir mizaç. Ani bir felç nedeniyle
öldüğü gün bile atölyesinde bulunan bir işkolik aynı zamanda.
Parasal mevzularda muazzam bir istikrar göstermesine
karşın aşk hayatı pek parlak değil. Büyük aşkı Costanza tarafından aldatılmasıyla büyük bir buhran yaşıyor ve kötücül bir intikamın peşine düşüyor. Detaylara bakınca Costanza evli bir kadındır ancak Bernini
Constanza'nın evli olmasına değil de kendisini eklek kardeşiyle aldatmasına
sinirlenmiştir. Bir adam tutar ve sevgilisinin yüzünü usturayla kestirir.
Her devirde olduğu gibi araya giren nüfuzlu kişiler bu sefer de Bernini için yasalarla oynayıverir. Nüfuzlu kişilerin Roma'daki Nirvana'sı olan papa Bernini'yi bir kadın yüzünden hapse atmasını beklemiyorsunuz ya!)
Bilindiği gibi Vatikan'da yasaların kadınları kolladığı pek vaki değildir.
Kısacası Bernini bu korkunç olayı gayet olağan biçimde atlatır, hiç ceza almadan hayatına devam eder. Skandal bayrağını bu defa kardeşi Luigi devralır. İkinci fotoda gördüğünüz Konstantin'in Rüyası heykeli yapılırken atölye çalışanlarından genç bir erkeğe tecavüz eder. Ailecek yine yakayı kurtarırlar.
Konstantin'in Rüyası konusunda bahsi geçen Konstantin, I.Konstantin, şehrimizi (NovaRoma/ İstanbul ) kuran asabi ve vizyon sahibi komutan . Zamanın derinliklerindeki butün büyük komutanlar gibi Konstantin de gücünü ilahi bir kaynaktan alıyordu. İç karışıklıktan bıkan Konstantin, güneşin tepede olduğu bir gün gökyüzünde bir haç (Chi-Rho) görür. Bu haçın altında" bununla zafere ulasacaksın" yazmaktadır. Bundan daha açık bir ilahi mesaj olamaz herhalde! Büyük Maxentius'un ordularıyla iktidar için savaştığı sırada gelen bu mesajla olaylar gelişir. Tez zamanda lejyonlara, komutana gelen kutsal mesaj aktarılır. Göklerden gelen vahyin gücüyle Konstantin'in lejyonları, kendisi gibi kahraman olan ama ilahi kudreti bulunmayan Maxentius'un lejyonlarını alt eder.
Öte yandan tarihte Konstantin'in İsa'nın ögretisini takip ettigine dair en ufak bir kanıt yoktur.
Bernini heykelinde tam Konstantin'in ilahi mesajla
yüzyüze geldiği o kutsal anı dondurur. Kutsal ışıkla çarpılan atın ve binicisinin gözleri
kamaşmış, aniden esen rüzgarla her iki figürü de geriye doğru
dalgalandırmıştır. Fakat bütün bu kudretli atmosfer heykelin 1669'daki soğuk kış günü
ilk görücüye çıktığında yeterli olmaz. Bernini mekanı ve ışığı kullanmak
uğruna (heykelin yerini de kendisi seçmişti) gerçekçilikten ödün vermiştir. Bir
kere bu anın olmazsa olmazı haç hiç izleyicinin görüş alanına girmemesi sorunu vardı.
İkonografik bulmacadaki bu yokluk, heykeli belirsizliğe sürüklüyordu. İmanlı
Romalılar bu adamın kim olduğunu anlamakta güçlük çekiyordu. Dahası gün
ışığının o çarpıcı efektinden yararlanmak uğruna heykel dört yönden görülebilme
özelliğini kaybedip, bir duvar dibine mahkum edilmişti. Neredeyse kabartmadan hallice duruyordu. Dedikodu kazanları öyle
bir kaynıyordu ki Bernini'nin statiği ayarlayamadığı için böyle bir tezgah
kurduğu bile söylendi. Heykeldeki diğer problem Konstantin'in oldukça genç
olmasıydı. Sakallı ve olgun bir diriliğe sahip olması gereken komutan toy bir
oğlan olarak temsil edilmişti. Üstelik eyer ve dizgin gibi nesnelerden yoksun
bir biniciydi. Ata gelince boynu ve kuyruğu gereksizce uzatılmış, kulakları da
tuhaf bir biçimde yapılmıştı. Fakat Bernini ne yaptığını biliyordu. Tarihsel
gerçekliğe sadık kalmaması tamamen yaratmak istediği o büyüleyici etki
içindi.
Öyle keyifli ki her yazdığın. Teşekkür ederiz :)
YanıtlaSilBen teşekkür ederim. Keyifli okumaların dönüşünü görmek çok güzel.
SilSevgilinin ahı mı tuttu diyelim, nüfuzlu kişiler olmadan kimseciklerin eserini görememesini :) o nüfuz sayesinde örtmüş ya her bir şeyi. Keyifli bir paylaşımdı, ilgiyle okudum
YanıtlaSilAh keşke tutsa. Kötü adamlara pek bir şey olmuyor maalesef. Bütün Roma'da Bernini'yi görebilirsiniz. Bir heykelinin kuytuda kalması yeterince üzmez onu. :) Çok teşekkür ederim.
Sil